KILIÇDAROĞLU ADAY OLMALI MIDIR?
Bunun yanıtını vermezden önce, şu değerlendirmeleri dikkate almamız gerekir; Ülkemde bu denli yolsuzluk, arsızlık ve olumsuzluklar dururken ve de; Anayasa değişikliği için, anayasa mahkemesine gidilirken, Güçlü lider profilini daha da güçlendirerek, olağan Genel Kurul’a gidilirken, Bir yıl sonraki genel seçime güçlü kadrolarla hazırlanılırken, Halk oylamasıyla, halkı oyuna getirmek isteyenler, halka net bir şekilde anlatılıyor ve halk inandırılmaya başlanmışken, Etkin seçenek politikalar duruşuyla, yoksuldan ve dinden geçinenlerin oyları her geçen gün eritilirken, Yoksuldan ve dinden geçinmek yerine, yoksulla ve dindarla geçinmenin siyaseti ortaya konmuşken, Yolsuzluğun üstüne gidiliyor ve dokunulmazlığın kaldırılmasındaki ısrardan vazgeçilmediği bu süreçte; Bir odaya kilitlenip, belden aşağı odaklanmak doğru mu? Sayın Baykal’ın dediği gibi 'İnsanlara artık kendi başınızın çaresine bakın, diyemem' diyebilir misiniz?
Bu gerçeklerden kendinizi soyutlar, duyarsızlığa kendimizi iter isek; bilmeliyiz ki, kasıt kokan kaset, salta Baykal’a değil, Gelecekteki CHP’ye, liderine ve ideolojisine, parti adaylarına ve partili tabanına da onulmaz yaralar açmak isteyenlere olanak tanıyacaktır..
“Eşine ihanet edeni mağdur olarak göremeyiz” diyorlar; İyi de; ülkesine ihanet eden, ırkçı ayrılıkçılara prim veren, ulusal değerleri ve ulusal değerdeki Cumhuriyet kurumlarını küresel efendiye teslim eden; TBMM çatısında eşlerini sekreterleriyle aldatanlara suskun kalan, suçları kanıtlanmamış kişileri içeri attıran, Kapitalizmin doyumsuzluğunda yoksul bırakılmış ülkelere rehber olmuş ‘Atatürk’ün evrensel felsefesini ve Cumhuriyet’i yok edip, karanlık rejimin altyapısını oluşturan, Cumhuriyet ordusunu yıkmaya çalışan, komplo karargahlarında entrikalara prim tanıyan kişi ve kişileri “Mağdur” ve “Mazlum” olarak görebilir miyiz?
Tüm bunları unutturmak adına, kurgulanmış bir uçkura sarılmak gerçekleri ötelemek ve yadsımak değil midir?“Siyasi Hayatı 4 Yıl Önce Biterdi” diyenler, siyasi yaşamı bitirilmeye çalışılan kişi üzerinden neler kurgulandıklarını ve bu kurgunun ne denli zavallılık olduğunu kamuya niçin anlatmazlar??!!..
Siz kişi ve kurumların yaşamını; projeleriniz ve programlarınız ve de halktan yana politikalarınızla sonlandıramıyorsanız ve de böylesi kurgulara giriyorsanız; ‘Zavallılık’ ötesinde ne denilebilir ki?! ''En büyük tehlike toplumsal ahlakı erozyona uğratmaktır. Bu milleti toplumsal ahlak hayatta tutar. Şimdi bunu normalmiş gibi göstermek çabası var. Böylece mağduru oynama çabası var.
Biz eşlerine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz.'' sözünden yola çıkarak; “CHP içinde 'Baykal'ı döndürme' çabaları sürerken Başbakan Erdoğan öyle bir açıklama yaptı ki bir anlamda 'Baykal'ın dönüş yoluna en büyük barikatı kurdu.'' diyorsanız; Bu durumda; olayın Anayasa değişikliği ile siyasi karşıtları, Orduyu ve yargıyı yıpratmaya çalışanlara karşı savaş verildiği döneme denk geldiğine dikkat çeken İngiliz The Economist Dergisi’nin; ".. ana muhalefetteki laik CHP'den 10 Mayıs'ta istifa etmek zorunda kalan Baykal bütün bunları da atlatabilir..
Gizlice kayda alınan konuşmalar ve video görüntüler rakipleri saf dışı etme taktiği haline geldi. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de, AK Parti'yi devirmek için ülkede kaos yaratmakla suçlanan asker ve sivillere karşı açılan ergenekon davasında delil olarak kullanılan kayıtlar…
Laik kampın hala elindeki cephaneyi kullanmadığı düşünülüyor. Baykal böyle bir duruma düşen son lider olmayabilir.. Laik cephenin bitmediği, benzer kurguların AKP için de gündeme gelebilir.." yorumunu daha inandırıcı ve ciddi bulurum.. Olay sonrası gözlemlerim bana şu değerlendirmeyi yaptırıyor; Bu olay, Baykal’a kin ve öfke duyan, siyasette ötelenmiş ve yıllardır savunduğu ideolojisini bırakıp 180 derece öteye savrulmuşların, adeta malzemesine dönüştü..
Hiçbiri yapıcı ve CHP’nin geleceğini içeren değerlendirmelerde bulunmuyor. Salt kendi geleceklerini yansıtan ve Baykal dışındaki lider kuyrukçuluğunda bir yerlere gelebilirimin heyecanlı duruşlarını yansıtıyorlar.. Bu duruş; Baykal karşıtlığından son derece rahatsız siyasal erkin amaçlarını beslemektedir..
Kılıçdaroğlu aday olmalı mıdır?22-23 Mayıs tarihinde yapılacak kurultayında CHP genel başkan adayları arasında ismi geçen Kemal Kılıçdaroğlu; onayladığım ve lider yeteneğini gördüğüm bir siyasi kişilik..Belki abartı olacak ama, sayın Kılıçdaroğlu; İnönü, Ecevit ve Baykal duruşlarıyla harmanlanmış, yeni, karizmatik lider profili.. CHP tarihindeki tüm liderlerin siyasi duruşlarını araştırdığını, incelediğini ve sonrasında siyasi yol haritası hazırladığın düşünüyorum..
Duygusallığı, Öfkeyi, değerlendirmelerini, görüşlerini, tepkilerini ve birikimlerini, soğukkanlı emin duruşuyla iyi zamanlayan biri.. Fakat, tüm bunların iyi pazarlanmasında güçlük çekeceğini ve kişilik, birikim ve erdem zengini Kılıçdaroğlu’nun, siyaset oyunlarının yoksulu olması nedeniyle bazı açmazlara düşeceğini dikkate almak zorundayız.. Özellikle siyasetin kurtlar sofrasındakiler, o’nu siyasi timsahların olduğu havuza önlem almaksızın itebilir..
Böylesi bir kimliğin adaylığı, bu süreçte; kesinlikle, onların değil, sayın Baykal’ın onayı ile gündeme getirilmesi gerekir.. Aksi taktirde, yanı Baykal karşıtı olarak aday gösterilir ise; daha önce liderlik savaşı verenlerin durumuna düşer ve bir yerlere savrulur.. Yaşananlar karşısında verilmesi gereken; Birincil savaş; bu Kaset olgusunun kasıt olduğunun ortaya çıkarılması ve birilerinin nelerden ve nerelerden beslendiği konusunda kamunun inandırılması olmalıdır.
İkincil savaş; kurultaya uzlaşı bütününde gidilerek, partiye salt kendini değil; proje ve program taşıma yetisindeki kadrolarla, proje ve programlar bütününde lider belirlemek olmadır.. Eğer, böylesi dayanışmadan yoksun, gerçeklerden soyut bir kurultay; CHP’yi; lideri ve kadrolarıyla ve de ideolojisi ile bitirir..Not: Bir Bakan’ın CHP önerisi; çok önceleri gündeme getirdiğim öneri ile örtüşmesini önümüzdeki yazılarımda işleyeceğim..
ŞEVKET ÇORBACIOĞLUTeknopolitikalar Platformu
Yorumlar
Yorum Gönder