23 NİSAN VE ATATÜRK VE NOBEL VE KURBAĞA
Türkiye’miz, dünyada önemli ilklere sahip. Bunlar gerçekten gurur duyulacak şeyler.
Bunlardan ikisi var ki, ülkemiz insanını diğer ülke insanlarından farklı kılan evrensel olgulardır.
Birincisi; Kuva-ı Milliye ruhunda yaşam bulup, Atatürk önderliğinde Anadolu insanının Emperyalizmi yenilgiye uğratması. Evet “Hasta adam” denen Anadolu insanın şahlanışı ile verilen “Kurtuluş Savaşı” tüm dünya’nın mazlum ülkeleri tarafından “Büyük önder Atatürk” ile birlikte örnek alınmıştır. Öylesi bir evrensel destan ki, mazlum ülkelere hala kurtuluş ruhu katmaktadır.
İkincisi, “Atatürk” tarafından çocuklara armağan edilen “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı”…
Atatürk; 23 Nisan 1920'de TBMM'yi açarak Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklara güvenmenin yüceliğini gösterir. 23 Nisan'da bütün yereli ve merkezi çocuklar yönetir. Yarının büyükleri olan çocuklar bir yerde Başbakan, Bakan, Vali, Kaymakam ve Belediye Başkanı olurlar. Koltuklara oturup buyruklar verirler. Atatürk o gün yanındakilere dönerek "Çocukluk ne güzel şey.." der ve devam eder: "Çocuklar ne güzel, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir bilir misin? Riyakarlık bilmemeleri, bütün istek ve duygularını içlerinden geldiği gibi açıklamaları."
O, Türk çocuklarına ölmezliğiyle şöyle haykırır: "Cumhuriyeti biz kurduk, siz yaşatacaksınız...Size emanet ediyorum"
Biz bugün ne yapıyoruz?
Atatürk’ün 23 Nisan 1920’de çocuklarla birlikte açtığı TBMM’ini, 23 Nisan 2006’da çocuk diye, 23 yaşındaki ‘askerlik yaşı geçmişe’ ve yine Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Cumhuriyet’in kurumlarını yaşı geçkinlere ve de karanlığın gülen müritlerine teslim ediyoruz..
Geleceğin büyükleri ‘çocukların bayramı’ olması nedeniyle; 23 Nisan evrensel bir gündür benim için.
Evrensel bir kimlik ile anılmalıdır. Bu günle anılan evrensel ödül etkinliğine dönüştürülmelidir.
Evet; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı,
Evrensel Atatürk ödülü günü olarak da düşünülebilir.
Çünkü;
Kendi adıyla verilen Nobel Ödülleri ile tanınan Alfred Nobel,Tarihe 'dinamitin mucidi' ve patlayıcılara olan düşkünlüğü ile tanınır. Egemenler, 10 Aralık 1901'ini Nobel ödülü ile taçlandırırlar Nobel’i ve bugün başta “Barış ödülü” olmak üzere, birçok büyük ödülü bu ad altında vermeye başlarlar.
Neden, Nobel ödüllerinin biri “23 Nisan Çocuk Bayramı”ndan esinlenerek verilmez ki?
Kurtuluş savaşıyla, emperyal açların bozduğu evrensel barışa hizmet edenlerin dünya çocuklarına armağan ettiği bugün, neden değerlendirilmez ki?
Neden olacak; emperyalistlerin ve onun ülkemizdeki taşeronlarının işine gelmediği için.
Biliyoruz ki;
Unesco(United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization)'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır.
Evet; insanları katleden nükleer oluşumun temelini atan A.Nobel dinamiti barış ödülüne dönüştürülüyor da; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Unesco’nun evrensel kimlik kazandırdığı, ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın tarihi “23 Nisan 1935” niçin evrensel barışın simge tarihi olarak değer bulmuyor?
Tekrar ediyorum:
Büyük önderin dünya çocuklarına armağan ettiği bu gün, evrensel ödül günü olarak da değerlendirilmelidir. Dünyanın en büyük Barış ödülü “23 Nisan Atatürk Barış Ödülü”’ne dönüştürülmelidir.
Ve bu ödül büyüklere uyarı adına çocuklar vermelidir.
Eğer siz "Devlet Ödülü" diye kurguladığınız “Atatürk Uluslararası Barış Ödülü”’nu, siyaset, bilim ve sanat alanlarındaki eserleri ve etkinlikleriyle Atatürk’ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi doğrultusunda hizmetleri bulunan gerçek ve tüzel kişilere vereceğinizi söyler, fakat; ‘insan haklarını, düşünce özgürlüğünü ve Demokrasiyi hiçe saymış Kenan Evren’e verirseniz(1990), ayni ödülü Nelson Mandela’ya vermeye kalktığınızda(1992) reddedilir, tüm dünyaya rezil olursunuz.
En önemlisi; Rolihlahla Mandela’nın ödülü, “Türk hükümetine yönelik insan hakları ihlali suçlamaları” nedeniyle kabul etmediğini ve Türkiye’yi ziyaret etmeyi düşünmediğini açıklamasını; ülkemin ‘üniter yapısını yıkmayı amaçlayan’ bölücü örgüt kendi ideolojik duruşun haklılığıyla örtüştürür.
Çocuklar, korku imparatorluğu yaratarak ‘sivil faşizme koşan’ kendimi size şikâyet ediyorum. Çünkü ben ülkemin insanlarını; ulusal değerlerimi-satıp yok etmek için- yadsıyıp “Kaynayan suya atılan kurbağa” öyküsündeki ‘duyarsız ve algısızı’ kurbağanın durumuna düşürdüm.
Öykü şöyle:
“İşti size bir kurbağa.
Bu da içi sıcak su dolu bir kap.
Eğer kurbağayı direkt bu sıcak suyun içine koyarsanız hemen zıplar içinden.
Mantıklı, ne de olsa canı yanıyor.
Ama eğer soğuk suyun içine koyarsanız öylece kalır orada.
Ama eğer ısıyı yavaş-yavaş artırırsanız kurbağa bunu fark etmez. Ve su kaynayana kadar….kurbağa çoktan ölmüş olur.
Modern toplumlarda da sıcak su içerisindeki kurbağa gibi benzer bir tepki verilir.
Örneğin toplumlarda denetim mekanizmaları gittikçe çoğalıyor.
Bu da hiç de iyi gelişme değildir…Çünkü kişi kendini gözetlemiş hissettiğinde-gözetlenmeyen birine göre-daha farklı davranır.
Anonim olmadığı sürece, haklarını kullanmakta kendilerini özgür hissetmedikleri için…bu haklarını kullanamamaktadırlar, böyleci fikir özgürlüğünü büyük ölçüde engellenmiş oluyor.
Bu düşünce özgürlüğü için de geçerlidir.
Göze batmamak için insanlar giderek kurallara uymaya başlar.
Böyle bir durumda toplumlarda kendine özgü farklı düşüncelerin sayısı günden güne azalır.
Bu tür tek tıp toplumlar kendini zihnen veya sosyal olarak yenileyemez. Hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük artarken, aynı zamanda toplumun yaratıcılık, yenileme, ilerleme olanakları engellenmiş olur.
Bu yüzden arada bir termometreye bakıp, suyumuz ne kadar ısınmış, bunu görmemiz lazım!!!!”
Tüm dünya çocuklarının 23 Nisan Bayram gününü kutluyorum.
Onlardan utanıyorum, çünkü barış değil, savaş dolu bir dünya bırakıyoruz..
Onların, gelecekte evrensel barışı yakalayacaklarına inanıyorum(23 Nisan 2008’in güncelleştirilmesi)
23 Nisan yazılarım:
2009:http://blog.milliyet.com.tr/Cocuk_Bayraminda_cocuklara_ahret_sorusu/Blog/?BlogNo=175844
2010:http://blog.milliyet.com.tr/23_Nisan_ve_birkac_insan/Blog/?BlogNo=239785
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
Teknopolitikalar Platformu
İLET-Kİ
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder