Sidereli Soykırımcılar
Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum:
Önce yakın zaman ‘Güldüşün Çorbalarına’ yer verelim;
1- Canlı yayında konuşan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin "Uludere 'd
vur emrini Hava Kuvvetleri'nde görüntüleri izleyen komutanlar verdi." dedi.
Bitmedi; Taraf’ın odunu, benim bakanım devam ediyor: “Yaşamını yitirenlerin, kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıkları gözden kaçırılmamalıdır. Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu hayatını kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca, yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge Kandil’e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. Baronların da parada payı var. Para hareketinin bir bölümü kaçakçılıktır. 34 insanımız, çoğu yaşı küçük gençlerimiz bu olayın sadece figüranlardır. Filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi, baş oyuncusu vardır. Figüranlara takılıp kalıyoruz.
O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. BDP bu olayın parçası durumundadır. BDP cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, 34 kişinin cenazesinin üzerine örttüğü iğrenç bez parçasının hesabını vermek durumundadır. BDP’nin bayrağı mıdır, neyin işaretidir? Bunları sorgulamamız lazım. Özür dilenecek mahiyette bir olay değildir. Özür dilenecek bir olay yoktur. Hantepe olayı vardır. Katırlar sırtında gelen silahlarla askerlerimiz şehit edilmiştir. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı.”
Bu açıklamalar, aslında gülünesi zavallılığın akla ziyan enbesilliği…Ülkemi kimler idare ettiğinin resmi…
Kendi içindekiler bile bu şok edici akla ziyan açıklamalar karşısında, doğruyu söylemek zorunda kaldı.
Hüseyin Çelik; “"Sayın Bakanın bu yaklaşımını ve üslubunu insani bulmuyoruz"
Peki Başbakan ne mi dedi?
Kel alak bir şey dedi: "Her kürtaj bir Uludere'dir. Bu milleti silmek için sinsice bir plandır" .
Sen bunu dersen birileri de senin üzerinden ‘M-izah’ yapar; “Kürtaj cinayet ise, mastürbasyon soykırımdır’ diyerek.
Devamında; “Devlet ve hükümet Uludere'de şu ana kadar yapılması gerekenleri misliyle yaptı. Hiçbir şeyin üzerinin örtüldüğü yok. Türkiye, artık CHP dönemlerinde olduğu gibi, ne askerin sivilin kulağını çektiği, ne de sivilin askerin ensesine vurduğu bir ülke değildir. Ne de BDP'li kalleşlerin(dün kardeşler diyordu), PKK'lı kalleşlerin benim subayımı, askerimi gelip arkadan şehit ettiği bir ülke değildir.”
Durdurmak olası mı ki?: “"akbabalar, tasmalarını çıkardık, uluslar arası tasma taktınız"
Bu ifadeyi gazeteciler için söylüyor ve gazetecilere resmen köpek diyor.
Düşünün; Nazlı Ilıcak bile öfkelendi; “"Bekir Coşkun'un 'Paşa' yazısını nasıl yanlış buluyorsam, Başbakan'ın gazetecilere 'tasmalı' demesini de yakışıksız buluyorum"
Şair Nefi'nin Tahir Paşa'ya yazdığı tarihi hicvi okuyan Ilıcak, "Artık kim ne anlam çıkarırsa çıkarsın..." diyerek Başbakan Erdoğan'ın 'tasmalı' sözüne ince bir edebi göndermede bulundu.
Bana Tahir efendi kelp(köpek) demiş
İltifatı bu sözde zahirdir(görünüyor)
Maliki mezhebim* benim zira
İtikadımca kelp tahirdir(temizdir)
Ama, bir yerli tasmalı var ki tanırsınız, bunlar kocakarı, pardon karı koca ve kendilerini resmen genç yaşta yaşlandırmış gençlerin yüz karaları yağdanlıkla. İşte bunların her duruşları güldüşün çorbası içeriğinde olup ağızlarından zehir ile harmanlanmış yağ akıyor. Dişi olanı diyor ki-ki kendisini özetliyor; ‘Medyanın sicili temiz değildir, başbakan haklıdır’ içeriğinde söyledikleriyle.
Ertuğrul Özkök de yanıt verdi .Sanki Başbakanı aklar içerikte bir kıvraklık sezinledim, Ertuğrul Mavioğlu kitabının önsöz alıntılı örneklemelerinde;
"…Aynı metafordan yola çıkıp, medyanın köpek olduğunu ispatlayabilirim.. Sadece bu ülkede değil, dünyanın her yerinde, tasmasını elinde tutanın önünde kuyruk sallarken sahibinin 'tut' dediğine fena halde saldıran bir köpek... Yazar, medyanın hem gerçeğin bekçiliği için hem de sahibinin sesini duyurmak için bağırabileceğini anlatıyordu. Aradığım Mavioğlu; ‘Şu an ben de arkadaşlarıma, Başbakan bu lafı benden almış diye şaka yapıyordum’ benzeri şeyler söyledi… Gelişmiş demokrasilerde gazetecilik mesleği ve bazı sivil toplum örgütleri için ‘watchdog’ yani tehlikeyi haber veren "bekçi köpeği" ifadesi kullanılır.. Evet ben bir tarassut(Türkçesi, gözetleme) köpeğiyim."
Yanlış yapmayayım diyerek yazının tamamını okudum. Okudum ve gördüm ki, Özkök, gazetecilere, Başbakan’dan daha çok hakaret etmiş. Ben gerçekten gazetecilerin bu denil köpekleşebileceğini-ki inanmıyorum- ilk kez Özkök’ten okudum. Ne de olsa Öz bir Kök’ten geliyor. AKP’nin ‘taşımalı siyasetin en somut örneği abartılmış İstanbul İl Kongresindeki Ali Sami Yen Arena görüntülerini manşete taşıyan bir medya grubunun gazetecilikle ilgisi olmayan bekçi köpeklerinden ne beklenir ki?
Gerçekten Nazlı Ilıcak senden beklemiyordum. Utandırdın beni…
Eee, şimdi ben ne diyeyim. Önce 1 değil üç çocuk dedi, şimdi her kurtaj bir Uluderedir diyerek, anne karnındaki cenini siyasi rant aracı olarak görmeyi sürdürdü.. “Yazıklar olsun!!” deme, “yazık oldu ülkeme, bir an önce bunlardan vazgeçmeliyim” de ; de ki hiç değilse gelecek adına insanlar umutlansın.
Ben burada ülkeme acıyorum. Gülmece ustası Aziz Nesi’ne acıyorum, çünkü büyük malzemeler dönemini kaçırdı.
Anlaşılması için 2 derin not:
Son iki yazısında Erdoğan’ı Uludere’deki tavrı nedeniyle eleştiren Ali Akel sonunda 16 yıldır çalıştığı Yeni Şafak’tan kovulduğunu doğruladı. Akel, Erdoğan’ı özür dileme konusunda eleştirmişti.
Başbakan Erdoğan'ın "Sana ne" diye çıkıştığı Wall Street Journal yine Uludere'yi yazdı.Türkiye'nin silahlı Reaper insansız hava araçlarını almak istediğini ancak Kongre üyelerinin itiraz ettiklerine dikkat çeken gazete, Uludere saldırısının "Predatör'ün verdiği görüntünün ardından gerçekleştiği" iddiasını yineledi. Gazete, "Bazı mevcut ve eski ABD'li yetkililer, Türkiye'nin, vurulacak hedefleri seçerken kullandığı standartları sorguluyor ve aralık ayında bir ABD'li Predatör insansız aracının, Türk ordusuna görüntüler sağlamasının ardından Türk savaş uçaklarınca gerçekleştirilen ve 34 sivili öldüren operasyona işaret ediyorlar"
Doğru haklısınız; ne güldüşün çorbası, bunlar resmen, cinnet-i düşün çorbası.
2- Füze kalkanıyla ilgili şok iddialar!
Gazeteci-yazar Banu Avar “TSK’ya karşı ülkemize füze kalkanı yerleştiriliyor” iddiasında bulundu.
Yorum yok, çünkü Banu hanım bu kuşkusunda haklı mı haklı.
3- Vergi rekortmenleri listesinin açıklanması üzerine Sözcü Gazetesi saf-saf soruyor:
"AKP'ye yakın işadamları neden listede yok?"
AKP kodamanlarının "Vergi kaçırıyor" diye gaddarca üzerine gittikleri Aydın Doğan, vergi şampiyonu. Yani Türkiye'nin en çok vergi veren adamı. Ama,
Ahmet Çalık, Fettah Tamince, Akın İpek, Remzi Gür,
Cihan Kamer, Ethem Sancak, Vahit Kiler, Ahmet Albayrak,
Unakıtan Ailesi, Topbaş aileleri listede yok
En azından, Tayyip Bey'i otellerde ağırlayan milyar dolarlık işadamı Fettah Tamince ile milyar dolarlık Ahmet Çalık'ın ilk 100 içinde olması gerekmez miydi? Sözcü Gazetesi galiba duymamış:
Bunlar vergi vermemek için Vergi Kanunu'na özel madde eklediler.
Ne diyebilirim ki? Dünyanın en çıkarcı özlüsöz bizde: “Bal tutan parmağını yalar”
4- Gerçekten doğaya ve doğan duyarsızız.
Dün doğan bugün ölen bir hemşerimize olan duyarlılığımız:
Kimden : "Tekin Üstündağ"
Hemşerimiz, Ankara Akyurt İlçesi Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Adnan Siper’i kaybettik. Sevgili dostum Siper’in cenazesi yarın (23.11.2010) Karşıyaka Mezarlığı’nda öğlen namazını takiben toprağa verilecektir.
Ankara ‘da ki Artvin’le ilgili tüm vakıf ve derneklerin duyarsızlığına teşekkür eder, Merhuma rahmet Siper ailesine başsağlığı diliyorum.
Benim yanıtım:010 01:45
Tekinciğim başımız sağ olsun. Haklısın; birileri vefatları, hastalıkları da siyasi ranta eklemlendirdi; özellikle hemşeri örgütlerinin başındaki bazı kimlikler prim yapan, prim yapmayan Ölüm-Hastalık ayırdında bulunmaya başladılar. İşte bu noktada duyarsızlıklar başlıyor. Bu duyarsızlıklara teşekkür değil, lanet ediyorum.Selam ve sağlıkla.
Kimden:Tekin Üstündağ'
Kime:Bana
Sağolun Hocam. 768 kişiden bu saat itibariyle geri dönen tek siz oldunuz. Ve Artvin niye kaybediyoruz şimdi çok daha iyi anladım. Sevgiler
*: Maliki mezhebinde köpeklerin temiz sayıldığı için kullanılmış.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
evesbere@mynet.com
GSM:0506 609 00 32
Uzun zamandır ‘Güldüşün çorbası ‘damak tadını ötelemiştik. Bu nedenle, arşivimdeki menüleri sıralamaya devam ediyorum:
Önce yakın zaman ‘Güldüşün Çorbalarına’ yer verelim;
1- Canlı yayında konuşan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin "Uludere 'd
vur emrini Hava Kuvvetleri'nde görüntüleri izleyen komutanlar verdi." dedi.
Bitmedi; Taraf’ın odunu, benim bakanım devam ediyor: “Yaşamını yitirenlerin, kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıkları gözden kaçırılmamalıdır. Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu hayatını kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca, yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge Kandil’e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. Baronların da parada payı var. Para hareketinin bir bölümü kaçakçılıktır. 34 insanımız, çoğu yaşı küçük gençlerimiz bu olayın sadece figüranlardır. Filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi, baş oyuncusu vardır. Figüranlara takılıp kalıyoruz.
O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. BDP bu olayın parçası durumundadır. BDP cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, 34 kişinin cenazesinin üzerine örttüğü iğrenç bez parçasının hesabını vermek durumundadır. BDP’nin bayrağı mıdır, neyin işaretidir? Bunları sorgulamamız lazım. Özür dilenecek mahiyette bir olay değildir. Özür dilenecek bir olay yoktur. Hantepe olayı vardır. Katırlar sırtında gelen silahlarla askerlerimiz şehit edilmiştir. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı.”
Bu açıklamalar, aslında gülünesi zavallılığın akla ziyan enbesilliği…Ülkemi kimler idare ettiğinin resmi…
Kendi içindekiler bile bu şok edici akla ziyan açıklamalar karşısında, doğruyu söylemek zorunda kaldı.
Hüseyin Çelik; “"Sayın Bakanın bu yaklaşımını ve üslubunu insani bulmuyoruz"
Peki Başbakan ne mi dedi?
Kel alak bir şey dedi: "Her kürtaj bir Uludere'dir. Bu milleti silmek için sinsice bir plandır" .
Sen bunu dersen birileri de senin üzerinden ‘M-izah’ yapar; “Kürtaj cinayet ise, mastürbasyon soykırımdır’ diyerek.
Devamında; “Devlet ve hükümet Uludere'de şu ana kadar yapılması gerekenleri misliyle yaptı. Hiçbir şeyin üzerinin örtüldüğü yok. Türkiye, artık CHP dönemlerinde olduğu gibi, ne askerin sivilin kulağını çektiği, ne de sivilin askerin ensesine vurduğu bir ülke değildir. Ne de BDP'li kalleşlerin(dün kardeşler diyordu), PKK'lı kalleşlerin benim subayımı, askerimi gelip arkadan şehit ettiği bir ülke değildir.”
Durdurmak olası mı ki?: “"akbabalar, tasmalarını çıkardık, uluslar arası tasma taktınız"
Bu ifadeyi gazeteciler için söylüyor ve gazetecilere resmen köpek diyor.
Düşünün; Nazlı Ilıcak bile öfkelendi; “"Bekir Coşkun'un 'Paşa' yazısını nasıl yanlış buluyorsam, Başbakan'ın gazetecilere 'tasmalı' demesini de yakışıksız buluyorum"
Şair Nefi'nin Tahir Paşa'ya yazdığı tarihi hicvi okuyan Ilıcak, "Artık kim ne anlam çıkarırsa çıkarsın..." diyerek Başbakan Erdoğan'ın 'tasmalı' sözüne ince bir edebi göndermede bulundu.
Bana Tahir efendi kelp(köpek) demiş
İltifatı bu sözde zahirdir(görünüyor)
Maliki mezhebim* benim zira
İtikadımca kelp tahirdir(temizdir)
Ama, bir yerli tasmalı var ki tanırsınız, bunlar kocakarı, pardon karı koca ve kendilerini resmen genç yaşta yaşlandırmış gençlerin yüz karaları yağdanlıkla. İşte bunların her duruşları güldüşün çorbası içeriğinde olup ağızlarından zehir ile harmanlanmış yağ akıyor. Dişi olanı diyor ki-ki kendisini özetliyor; ‘Medyanın sicili temiz değildir, başbakan haklıdır’ içeriğinde söyledikleriyle.
Ertuğrul Özkök de yanıt verdi .Sanki Başbakanı aklar içerikte bir kıvraklık sezinledim, Ertuğrul Mavioğlu kitabının önsöz alıntılı örneklemelerinde;
"…Aynı metafordan yola çıkıp, medyanın köpek olduğunu ispatlayabilirim.. Sadece bu ülkede değil, dünyanın her yerinde, tasmasını elinde tutanın önünde kuyruk sallarken sahibinin 'tut' dediğine fena halde saldıran bir köpek... Yazar, medyanın hem gerçeğin bekçiliği için hem de sahibinin sesini duyurmak için bağırabileceğini anlatıyordu. Aradığım Mavioğlu; ‘Şu an ben de arkadaşlarıma, Başbakan bu lafı benden almış diye şaka yapıyordum’ benzeri şeyler söyledi… Gelişmiş demokrasilerde gazetecilik mesleği ve bazı sivil toplum örgütleri için ‘watchdog’ yani tehlikeyi haber veren "bekçi köpeği" ifadesi kullanılır.. Evet ben bir tarassut(Türkçesi, gözetleme) köpeğiyim."
Yanlış yapmayayım diyerek yazının tamamını okudum. Okudum ve gördüm ki, Özkök, gazetecilere, Başbakan’dan daha çok hakaret etmiş. Ben gerçekten gazetecilerin bu denil köpekleşebileceğini-ki inanmıyorum- ilk kez Özkök’ten okudum. Ne de olsa Öz bir Kök’ten geliyor. AKP’nin ‘taşımalı siyasetin en somut örneği abartılmış İstanbul İl Kongresindeki Ali Sami Yen Arena görüntülerini manşete taşıyan bir medya grubunun gazetecilikle ilgisi olmayan bekçi köpeklerinden ne beklenir ki?
Gerçekten Nazlı Ilıcak senden beklemiyordum. Utandırdın beni…
Eee, şimdi ben ne diyeyim. Önce 1 değil üç çocuk dedi, şimdi her kurtaj bir Uluderedir diyerek, anne karnındaki cenini siyasi rant aracı olarak görmeyi sürdürdü.. “Yazıklar olsun!!” deme, “yazık oldu ülkeme, bir an önce bunlardan vazgeçmeliyim” de ; de ki hiç değilse gelecek adına insanlar umutlansın.
Ben burada ülkeme acıyorum. Gülmece ustası Aziz Nesi’ne acıyorum, çünkü büyük malzemeler dönemini kaçırdı.
Anlaşılması için 2 derin not:
Son iki yazısında Erdoğan’ı Uludere’deki tavrı nedeniyle eleştiren Ali Akel sonunda 16 yıldır çalıştığı Yeni Şafak’tan kovulduğunu doğruladı. Akel, Erdoğan’ı özür dileme konusunda eleştirmişti.
Başbakan Erdoğan'ın "Sana ne" diye çıkıştığı Wall Street Journal yine Uludere'yi yazdı.Türkiye'nin silahlı Reaper insansız hava araçlarını almak istediğini ancak Kongre üyelerinin itiraz ettiklerine dikkat çeken gazete, Uludere saldırısının "Predatör'ün verdiği görüntünün ardından gerçekleştiği" iddiasını yineledi. Gazete, "Bazı mevcut ve eski ABD'li yetkililer, Türkiye'nin, vurulacak hedefleri seçerken kullandığı standartları sorguluyor ve aralık ayında bir ABD'li Predatör insansız aracının, Türk ordusuna görüntüler sağlamasının ardından Türk savaş uçaklarınca gerçekleştirilen ve 34 sivili öldüren operasyona işaret ediyorlar"
Doğru haklısınız; ne güldüşün çorbası, bunlar resmen, cinnet-i düşün çorbası.
2- Füze kalkanıyla ilgili şok iddialar!
Gazeteci-yazar Banu Avar “TSK’ya karşı ülkemize füze kalkanı yerleştiriliyor” iddiasında bulundu.
Yorum yok, çünkü Banu hanım bu kuşkusunda haklı mı haklı.
3- Vergi rekortmenleri listesinin açıklanması üzerine Sözcü Gazetesi saf-saf soruyor:
"AKP'ye yakın işadamları neden listede yok?"
AKP kodamanlarının "Vergi kaçırıyor" diye gaddarca üzerine gittikleri Aydın Doğan, vergi şampiyonu. Yani Türkiye'nin en çok vergi veren adamı. Ama,
Ahmet Çalık, Fettah Tamince, Akın İpek, Remzi Gür,
Cihan Kamer, Ethem Sancak, Vahit Kiler, Ahmet Albayrak,
Unakıtan Ailesi, Topbaş aileleri listede yok
En azından, Tayyip Bey'i otellerde ağırlayan milyar dolarlık işadamı Fettah Tamince ile milyar dolarlık Ahmet Çalık'ın ilk 100 içinde olması gerekmez miydi? Sözcü Gazetesi galiba duymamış:
Bunlar vergi vermemek için Vergi Kanunu'na özel madde eklediler.
Ne diyebilirim ki? Dünyanın en çıkarcı özlüsöz bizde: “Bal tutan parmağını yalar”
4- Gerçekten doğaya ve doğan duyarsızız.
Dün doğan bugün ölen bir hemşerimize olan duyarlılığımız:
Kimden : "Tekin Üstündağ"
Hemşerimiz, Ankara Akyurt İlçesi Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Adnan Siper’i kaybettik. Sevgili dostum Siper’in cenazesi yarın (23.11.2010) Karşıyaka Mezarlığı’nda öğlen namazını takiben toprağa verilecektir.
Ankara ‘da ki Artvin’le ilgili tüm vakıf ve derneklerin duyarsızlığına teşekkür eder, Merhuma rahmet Siper ailesine başsağlığı diliyorum.
Benim yanıtım:010 01:45
Tekinciğim başımız sağ olsun. Haklısın; birileri vefatları, hastalıkları da siyasi ranta eklemlendirdi; özellikle hemşeri örgütlerinin başındaki bazı kimlikler prim yapan, prim yapmayan Ölüm-Hastalık ayırdında bulunmaya başladılar. İşte bu noktada duyarsızlıklar başlıyor. Bu duyarsızlıklara teşekkür değil, lanet ediyorum.Selam ve sağlıkla.
Kimden:Tekin Üstündağ'
Kime:Bana
Sağolun Hocam. 768 kişiden bu saat itibariyle geri dönen tek siz oldunuz. Ve Artvin niye kaybediyoruz şimdi çok daha iyi anladım. Sevgiler
*: Maliki mezhebinde köpeklerin temiz sayıldığı için kullanılmış.
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
GÜLDÜŞÜN ÇORBASI
evesbere@mynet.com
GSM:0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder