6 NİSAN ARTVİN-CERRATEPE MİTİNGİNDE “DOĞAYA VE DOĞANA SAHİP ÇIKALIM
“Cerattepe Ve Genya’ya Sahip Çıkmak Cinnettir Yok Etmek Nimettir” Altbaşlığın esin kaynağı, sayın bakan Veysel Eroğlu’nun, "Barajlara karşı çıkmak cinnettir" sözüdür.
“Rize Bölge İdare Mahkemesi, Artvin'deki Kafkasör Dağı'ndaki, Cerattepe ve Genya bölgeleri için verilen maden çıkarma ruhsatının iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi'nde açılan davada, mahkeme iptal başvurusunu reddetti, Trabzon Bölge İdare Mahkemesi'nin verdiği 'Yürütmeyi Durdurma' kararını da kaldırdı. Böylece bölgede maden çıkarmanın önü açılmış oldu. Yani; Maden Ruhsatı’nı veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü ile ruhsatı alan Özaltın Firması ve ana firma Cengiz İnşaatı haklı bularak davayı esastan reddetti (2 Şubat 2013).”
Doğaya ve doğana düşman dolar dostlarının bu zaferi, salt doğa dostları için değil, ‘zafer kazandık sanan’ onlar için ve de duyarsız kalanlar için de kayıptır, çünkü, her ne kadar doları, doğaya ve doğana tercih etseler de, onlarda bu gezegende yaşıyorlar; gezegen nefes alamaz olunca onlar da nefes alamaz olacaklar.
“Cerattepe” olgusuna, düz mantıkla bakıyorduk, aşama kaydettik dümdüz mantıkla bakmaya başladık. Efendim neymiş; bazı ülkeler Türkiye’de altın çıkarılmasını istemiyormuş. Böylesi bir değerin, yerin altında kalması doğru değilmiş.
Bu söylem haklı gözükebilir ilk anda, çünkü benzer söylemi bizler yıllardır petrol için tekrarladık: “Yabancılar, petrol çıkarmamızı istemiyor. Devasa servet yerin altında bırakıldı” şeklinde. Bugünlerde de Bor ve Osmiyum için söylüyoruz (Bunla ilgili yazı, 6 Nisan 2013 Mitingi sonrası yayınlayacağım).
Dikkat edin, ikisi aynı şey değil. Biri doğaya ve doğana zarar veriyor, diğeri vermiyor. İşte dümdüz mantık burada başlıyor. Altın arayıcılığına karşı gelmemizin nedeni tüm canlıların yaşam ortamını yok etmesi. Petrolun yer yüzüne çıkarılması doğaya ve doğana zarar vermez, aksine çıkarılmaması zarar verir.
Bizim akla ziyan kimlikler, Siyanürle Altın aramayı; define arama veya Amerika’da elekle altın arama sanıyorlar.
Buradan hareketle bir genelleme yapmak istiyorum: Deniyor ki; “Bir değer olan Altın neden yerin altında kalsın.”
Diyorum ki; “Bir değer, birçok değeri yok ediyorsa, o değer, değer değildir; değmez”
Soruyorum;
“Türkiye’mde gerçekten bir değer olan, Petrol neden yerin altında bırakılır ve çıkarılmaz?”
Doğalgazın %98’i, Petrolün % 93’ü dışarıdan geliyor bize. Bu nedenle; ülkem geçen yıl (2012) Petrol ve Doğalgaz dışalımına 55 milyar Euro ödemiş, yani petrol ve doğalgaz konusunda tamamen dışa bağımlıyız. Bu olumsuzluğu ortadan kaldıracak kuruluş ulusal petrol şirketimiz ‘Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’dır.
İşte bu ulusal petrol şirketimizin eli kolu bağlanıyor 1960’lardan beri değişmeyen ‘Petrol ve Maden Yasası ‘Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de’ petrol ve doğalgaz aramasının başlanacağı dönemde’ değiştirilerek, yetkileri yabancılara devrediliyor.
Bilindiği gibi; 1960’larda Petrol ve Maden Yasaları ile yabancılara tanınan haklar toplumun büyük tepkisine neden olmuş ve görkemli direnişler yaşanmıştı. İşte bu yasa AKP iktidarınca sinsice değiştiriliyor, toplumda ‘tık’ yok, çünkü bihaber.
Soruyorum: “Neden; son yılda Türkiye’de üretilen petrolün yüzde 71’ni, doğalgazın yüzde 56’sını gerçekleştiren ve 2008 ile 2011 arası en çok kar eden ulusal petrol şirketi ‘Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’nın ‘petrol ve doğalgaz arama ruhsatı’ iptal edilerek, arama ve üretme yetkileri yabancılara devredilir? Neden, Karadeniz’de 3 trilyon metreküp doğalgaz ve 10 milyar varil petrol kaynağı bulunduğu ve de Doğu Akdeniz’de tartışmalı petrol ve doğalgaz aramalarının yapılacağı bu dönemlerde arama ve üretme yetkisi yabancılara devredildi.?
Neden tüm dünya ülkelerinde üretilen petrol ve doğalgaz payı %50-90 arası değişirken bizde bu devlet payı %31’e düşürüldü? Neden, tüm dünya ülkelerinde vergi %55 iken, bizde %40’a düşürüldü? Neden, çıkarılan petrol ve doğalgazdaki devlet payı %65’ten, %55’e düşürüldü?
“Neden, yenilenebilir enerji için; uygulanabilirliği olmayan alanlardaki Hidro Elektrik Santralleri (HES) ve de Küçük Ölçekli Hidro Elektrik Santralleri (KÖHES) teşvik edilir de, Güneş Enerjisi Santralleri (GES) ve Rüzgar Enerjisi Enerjisi (RES) projeleri teşvik edilmez, aksine bekletilir?”
“Neden, raylı sistem ağırlıklı Tüp geçişler değil de, dördüncüsüne hamile, 3. Boğaz Köprüleri tercih edilir?”
“Neden, deniz yolları, demiryollar değil de, karayollarına öncelik tanınır?”
Artvin’imizin altını üstüne getirecek ‘Altın arayışına’ dönelim; ''Bazı ülkeler Türkiye’de altın çıkarılmasını istemiyor. Çünkü bizde altın arttıkça o ülkelerdeki altının değeri azalacak (25 Şubat 2012)”
Kim söylüyor? Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu.
Ve, akademik unvanı olan sayın bakanın devamında söyledikleri ‘inanın’ trajik ve komik; “Türkiye’de altın çıkmasını istemeyen bazı ülkeler bazı derneklere ve vakıflara para veriyor. Biz madenciliğe evet ama vahşi madenciliğe hayır diyoruz. Biz o alanların çok daha fazlası kadar yılda ormanlık alan yapıyoruz. Altın için verilen ormanlık alının genel oran içerisinde kıymeti harbiyesi bile yok ama altının değeri çok.Taş ocağına niye karşı çıkmıyorlar. Altına karşı çıkıyor, taş ocağına karşı çıkmıyor. Kusura bakmayın altına her türlü desteği vereceğiz. ”
Bir akademisyen düşünün ve taş ocağı ile altın ocağı işletmesini eş tutsun ve örnek göstersin.
Eskiden MTA alanı olan Cerattepe’nin öyküsüne kısaca değineceğim. MTA Bölge Müdürlüğü’nde bulunmuş kişi anlattı: MTA’da eşleri Artvinli olan Jeomorfolog ve Jeoloji mühendisi 2 çalışan. Bu bölgede Jeolojik etüdü için görevlendiriliyorlar. Çalışmalar sonrası altının bulunduğu sahayı saptıyorlar. Fakat sonradan gönderilen Jeofizik ekibi ise bunları saptırıyorlar (ekipteki mühendislerden biri (ikisi diyen de var) Artvin’in damadı), yanı yanlış yönlendiriyorlar. Ve 2-3 sondaj sonra bu bölgede çıkarmaya değer altın madeninin bulunmadığı raporunu veriyorlar.
Bu nedenle MTA Cerrattepe’deki çalışmaları getirimi olmayacağı için bırakıyor.
1980 öncesi maden kanununa göre her ilde ‘başvuruların yapıldığı’ Maden İrtibat Memurluğu bulunurmuş.
Cerratepe’de ekonomik maden yoktur raporundan hemen sonra bir şahıs (altın yoktur raporunu verenlerden birinin kayınbiraderi) bu Maden İrtibat Memurluğuna başvurarak, dahası damat tarafından başvurdurularak, ben aynı koordinatlardaki maden olan sahada maden arayacağım diyerek maden ruhsatı aldırıyor.
Bu şahıs sonra bu sahayı Cominco’ya devrediyor. Süreç içinde, fizibilite raporlarıyla burası işletilebilir hale ve de ihale aşamasına getiriliyor.
MTA bu iki mühendisi disiplin kuruluna veriyor, işten atılmaları için. O dönem iyi bir Erbakancı olan İsmail Seyhan disiplin kurulu başkanı. Devreye Artvin’in o dönem vekilleri ve siyasetçileri giriyor kurtuluyorlar (1980 başları).
Cominco’ya burası devredildikten sonra, 1988-95 arası yaptırdığı fizibilite çalışmalarında tüm rezervi saptıyor. İşletmeye açacağı an Cominca genel müdürü Sabri Karahanlı, halkın baskısına dayanamıyor ve işletmeyi başlatmayıp sahayı terk ediyor.
İşte bugün Özaltunlara verilen ihale bu saha (120 dönüm) Bu alan şimdi açık işletme projesiyle mi açılacak (doğayı mahveden, ağaçları), yoksa kapalı işletme projesi mı (galeri, yani tünelle girip altın çıkarmak) açılacak aşamasında.
Bu vahşi kapitalizmin çirkin yüzüdür. Ortaçağdan beri, özellikle yoksul ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeleri getirim (Fr. Rant) uğruna sömüren, doğayı ve doğanı yok eden doyumsuz vahşi kapitalizmin kirli yüzüdür.
Artvin’in Cerattepe Bölgesi ile Genya Dağı’nı da içine alan doğa harikası saha, artık ‘altın’ tehdidi altında. Bu alandaki madenin mühürlenerek kapanmasına ve bu bölgede madencilik yapılamayacağının tescil edilmesine (2008) karşın, yapılan ihaleyle altın ve maden arama ruhsatı veriliyor. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nde yapılan ihale sonucunda, Özaltın A.Ş. şirketi, 97.6 milyon liraya yeni ruhsatın sahibi oldu.
Özaltın A.Ş., Gebze - Orhangazi-İzmir Otoyolu’nu da yapacak olan konsorsiyumda yer alıyor. Bilindiği gibi; Artvin Cerattepe’de iki ruhsat alanında yapılmak istenen madencilik faaliyeti mahkeme kararıyla 24 Ekim 2008’de iptal edildi. Ancak 24 Haziran 2010’da yürürlüğe giren Yeni Maden Kanunu ile, Türkiye genelinde olduğu gibi Cerattepe’de de yeniden maden aramak için ihale yoluyla ruhsatlandırmanın yolunu açtı. Kim mi? Elbette ki, sen ve ben değil.
Maden sahası, daha önce ruhsatı iptal edilen 205 hektarlık Cerattepe ile 4156 hektarlık Genya Dağı dahil şehrin üst mahallelerini kapsayan bölümünden oluşuyor. Bu bölge Artvin’in içme suyu kaynaklarının önemli bir kısmını da içine alıyor. Mahkeme kakarıyla, İki alanın ruhsatı da ‘içme suyu kaynakları ve heyelan bölgesi olması nedeniyle maden arama faaliyeti yapılamayacağı gerekçesiyle’ iptal edilmişti.
Bu iki alanın heyelan bölgesi olmasına karşın, 1 milyon 700 binden çok ağacın kesileceği, söyleniyor. Ki doğrudur. Zamanla, bölgenin hızla Çoruh Vadisi’ne doğru akacağı ve Artvin için büyük tehlike olacağı raporlarda vurgulanmasına karşın, dinleyen yok.. Salt altın değil, diğer madenler için de, Artvin doğası doğranacak.
Örneğin; ihale şartnamesine göre, ihaleyi kazanan, ‘İşletme izni alındıktan sonra 3 yıl içinde üretime başlayarak’, 10 yıl içinde yıllık asgari 500 bin ton tünevan (ayrıştırılmamış) ve 10 bin ton blister (metal) bakır maden üretmek zorunda. Türkiye’de bu ölçeklerde tünevan ve blister bakır üreten firmanın pek de fazla olmaması, ihaleyi kazanan firmalar için başka tartışma konusunu oluşturdu.
Artvin’in maden ruhsatı verilen bölgesi, bitki örtüsü (flora) ve hayvanları (fauna) açısından eşsiz bir varsıllığa sahip, dünyada başka yerde görülmeyen hayvan ve bitki türü (endemik) barındıran, Kafkas canlı cansız çevresinin (ekosisteminin) Türkiye’deki tek uzantısı ve doğal yaşlı ormanların son yaşam alanı. Türkiye’deki en önemli yırtıcı kuşların göç yolu bu alandan geçiyor. Yırtıcı kuşlar ‘Dünyanın 100 doğal ormanından biri olan, cennetin izdüşümü’ Genya Dağı ve Cerattepe’de konaklayıp yollarına devam ediyorlar.
Artık, yırtıcı kuşlar yollarına devam edemeyecekler, çünkü onların yerine daha yırtıcıları konakladı, Genya ve Cerattep’ye.
Er geç, o vahşi yırtıcıları konuşlandıkları Cerattepe’den ve Genya’dan kovacağız.
Haydin doğa dostları; 6 Nisan 2013 günü ‘Artvin’deki Doğaya ve Doğana Saygı Mitingine.
http://blog.milliyet.com.tr/hes-ler-kimleri-besler-1/Blog/?BlogNo=224571
http://blog.milliyet.com.tr/hes-ler-kimleri-besler-2/Blog/?BlogNo=225336
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@mynet.com
sevket-che@hotmail.com.tr
GSM:0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder