ULUSAL FUTBOL TAKIMIMIZIN VE ULUSAL EKONOMİ TAKIMIMIZIN ÖRTÜŞEN YANLARI
Öncelikle, her ikisinin de görece, yani değişken başarılarıyla örtüştüğünü ve sürdürülebilir başarıyı yakalayamadıklarını belirteyim. Çünkü, birgün iyiler, ertesi gün kötüler.
Bakmayın siz, zaman-zaman kendini gösteren ortalama başarılara. Ortalama başarı, ekonomimizde; birkaç kişinin yüksek geliri, birçok kişinin düşük gelirleriyle toplanıp elde edilen gelirdir ve kişi başına düşen yıllık ortalama ulusal gelir olarak tanımlanır. Futbolumuzda kişi başına düşen yıllık ortalama ulusal başarı ise; birkaç oyuncunun yüksek başarısı, birçok oyuncunun düşük başarısıyla toplanıp elde edilen başarı oluyor.
Ne yazık ki her ikisi de başarı olarak gösteriliyor.
Ulusal futbol takımıyla, ulusal ekonomi takımlarının örtüşen diğer yanları;
Birincisi; ekonomi şirketleri, sınırsız yabancı şirketlerle kurduğu ortaklıkla( sınırsız şirket transferleriyle) başarıyı yakalıyor. Futbol takımlarımız da, sınırlı yabancı sayıdaki futbolcuları transfer edip, bünyelerine katarak, başarıyı yakalıyorlar.
Bu durum, her iki takımın(ulusal ekonomi ve ulusal futbol takımı) başarı düzeyini artırabiliyor, fakat bu başarıları ulusal başarı düzeyiniartırmıyor.
İkincisi; Türk Ulusal ekonomi takımı dışarıdan gelen kredilerle ayakta duruyor, üretime yönelik bir altyapı yatırımı yok. Türk Ulusal futbol takımı da dışarıdan gelen(Türk kökenli) futbolcularla ayakta duruyor, içeride futbolcu yetiştirmeye yönelik altyapı yatırımı yok.
Örtüşmeyen tek özellikleri; ulusal ekonomi takımının başarılı olup olmadığının hemen anlaşılmaması, çünkü kredi artırımlarıyla yapay büyüme ile halkın algısı köreltiliyor. Doğrusu, başarısızlık başarı imiş gibi algılattırılıyor.
Fakat, ulusal futbol takımının başarılı olup olmadığının sonucunu hemen alabiliyor ve başarılı olup olmadığı algılanabiliyor.
Tıpkı Abdullah Avcı’nın başında olduğu Ulusal Futbol Takımı’nın, dün gece Macaristan karşısında aldığı başarısız sonuçları algıladığımız gibi.
2014 Brezilya Dünya Kupası şampiyonasına, katılmamız artık, uzak bir olasılık.
Nedeni, yukarıda belirtilmeye çalışılan, yanlış ulusal politikalar.
Bunu gelin ‘futbol bazında’ biraz açalım.
Ülkemde en kolay şey, eleştirmek, hatta karalamak, çünkü, başarılı olunsa da olunmasa da eleştiriyoruz. Karşı taraf malzeme verse de vermese ‘bir yerlerden zorla da olsa bulup buluşturduğumuz malzemelerle’ eleştiri dozunu artırabiliyoruz.
Abdullah Avcı konusunda, eleştirmenler eleştirme konusunda zorlanmadılar, çünkü Avcı ve Avcı’yı atayanlar fazlasıyla malzeme verdiler.
Bakıyorum, o paranoyak futbol yorumcuları Avcı ve çevresini eleştirme adına bu malzemeleri yeterince kullanmıyorlar. Avcı ile ilgili olanını ve Avcı’nın arka bahçedeki destekçilerini değil de, o’nu atayanlarla, yani ön bahçedekilerle(TFF) ilgili olanının kullanıyorlar.
Bu nedenle ben, Avcı ile ilgili olan malzemenin arka bahçesini ve Avcı’yı kullanacağım.
Abdullah Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’dan(İBBS) geldi. İBBS, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin aslı görevleri içine konuşlandırdığı bir futbol takımı. Bence, dinden ve yoksuldan geçinenlerin futboldan da geçinmeye başladıklarının temel göstergesi. Belediyelerin temel görevi; kentliye hizmettir. Futbol takımı kurmak bana göre asla hizmet değildir, bunu yapan profesyonel takımlarımız ‘özellikle İstanbul bazında’ fazlasıyla var. Franko’nun İspanyası ve Salazar’ın Portekizi benzeri bir süreç futbolun evrensel kimliğini örselediği gibi futbolumuzu da örseledi.
Abdullah Avcı, böylesi bir İBBS’nin başında oldu. Kendinden İBBS’ye fazla bir şey katmaksızın, başarılı gözüken bir Teknik Çalıştırıcı idi benim için. Bir siyasal düzlemin adamı olması nedeniyle, başarıları süreç içinde beslenmedi değil. Yapay başarı öylesine abartıldı ki, bir ara Galatasaray için de adı geçti, derken Ulusal Futbol takımının başına geldi erken.
Evet, Abdullah Avcı’nın futbol bilgisi için ulusal takım çok zordu. Öyle ki, Ersun Yenal’dan çok daha az hak etmiş, Ertuğrul Sağlam’ın dahi daha fazla hak ettiği bir görevi üstlenmişti Avcı.
Nedense, göreve gelir gelmez; Galatasaray oyuncularına tavırlı, bir başka takımımız oyuncularına karşı ilgili duruşunu öne çıkardı. Bu çıkış, ulusal takım kurgusunu da etkiledi. Doğrudur, Selçuk İnan’ı takıma koymayışı bu yanlış duruşunun en belirgini idi.
Keşke futbol kimliği ve kişiliği öz kimliği ve kişiliği gibi varsıl olsaydı.
Futbolcu kimliği ve kişiliği, dahası futbol bilgisi ulusal takımın yanında yoksul durdu. Bu nedenle başarısızlık süreci işler oldu.
Şayet, Fatih Terim’in Sepp Piontek’in yerine son 2 maçta takımın başına gelerek(30 Haziran 1994), ulusal futbol takımı 1996 Avrupa Kupasına taşıdığı gibi, Ertuğrul Sağlam’da Avcı’nın yerine gelerek, son 4 maçı kazanır ve ulusal takımı Brezilya’yataşıyabilir mi? Taşır ise; günümüz siyasal erki o’nu sırtında taşır. Daha doğrusu; siyasal erkin iktidarı süresince ulusal takımın başında kalır. Avcı’da, oynadığı eski takımı Rize Çaykurspor’un başına geçerek, süper lig’de şampiyonluğa koşturulur.
Kalan maçlara bakınca şansımızın birilerin dediği gibi, %10 değil, bana göre %50. Çünkü, Romanya’yı biz Romanya’da kesin yeneriz.
Türkiye: Androrra, Romanya (D), Estonya (D), Hollanda
Macaristan: Romanya (D), Estonya, Hollanda (D), Andorra
Romanya: Macaristan, Türkiye, Andorra (D), Estonya
Bu nedenle, büyük olasılıkla ulusal takımın başına getirilecek Ertuğrul Sağlam veya daha sağlam bir çalıştırıcıdan umutluyum.
Futbol ve ülke yönetiminde, düşündaşlarla değil, düşün(bilgi) zenginleriyle başarıya ulaşılır. Bunun için haddim olmayarak diyorum ki; “Ertuğrul Sağlam, Abdullah Avcı, Hakan Şükürler v.b, siyasal erkin ideolojik düzleminde değil, futbol erkinin ideolojik düzleminde kalsalar, daha başarılı olurlar. Bu duruş onların ve kendilerine teslim edilen kurumların başarılarını öteler. Çünkü, üstlendikleri görev için hem fazla deneyimli değiller(Hakan Şükür için deneyimli değil ifadesi siyasi düzlem için geçerli, futbol düzlemi için değil), hem de yönlendiricileri, yani karışanları çok.”
Abdullah Avcı’nın, son Macaristan maçında, takımı ne oynattığının, inanın tanımlaması zor.
İnanın bu ulusal takımı Yılmaz Vural Brezilyaya taşırdı. İnanın bu takım, 2014 Dünya Kupasına gidecek kalitede bir takımdı. İnanın, bu takımı bir Abdullah Avcı efsanesi yaratmak isteyen Avcı tarafından engellendi. İnanın, bu takım grubumuzdaki, bırakın Andorra ve Estonya’yı, Macaristan ve Romanya’dan da çok üstün takımdı. İnanın grubumuzun lideri Hollanda ile başa baş gidecek bir takımdı, fakat Brezilya’ya gidemiyor.
Kaleci Onur, Alper Potug, Arda Turan, Burak Yılmaz(ah şu ofsayıta düşmemeyi bir öğrense), Semih Kaya, Selçuk İnan, Bekir İrtegün, kısacası oyuncular fena değildi, fena olan Avcı idi, takımın en iyisi Alper’i ve son dakika’da Kerim’i oyuna alarak ve de Gökhan Zan’ı hiç oynatmayarak.
Olmadı be Avcı, sen değil de, ülkem bunu hak etmedi.
Sakın ola ki, Semih’in hatasından söz etmesin, Avcı’nın hatası daha çoktu. Macarlardan, yediğimiz gol Semih’in dizine çarpmış olabilir belki, fakat ulusal futbol takımımızın yediği gollerin çoğu Avcı’ya çarparak ağlarımıza girmiştir.
Arkadaşlar, ülkem sağ elinin parmağına cemaat yüzüğü geçirenler idare ediyor; siyasetin başında onlar, ekonominin başında onlar, sporun başında onlar, spor yorumculuğun başında onlar, şirketlerin başında onlar, yerel ve merkezi idarenin başında onlar, TV’lerin ve gazete köşelerinde onlar, onlar, onlar.. İşte, bunun için, ortalaması düşük onların başarı ortalaması da düşük olur.
Türkiye: Onur Kıvrak 6, Gökhan Gönül 5, Bekir İrtegün 5, Semih Kaya 3, Hasan Ali Kaldırım 6, Arda Turan 7, Selçuk İnan 6, Nuri Şahin 6 (Dk. 90 Kerim Frei), Alper Potuk 6 (Dk. 70 Hamit Altıntop 4), Umut Bulut 5 (Dk. 80 Mevlüt Erdinç 3), Burak Yılmaz 6
Macaristan: Kiraly 6, Vanczak 6, Kadar 5, Varga 5, Meszaros 4, Korcsmar 4 (Dk. 46 Guzmics 4), Dzsudszak 5, Koman 5, Pinter 5, Hajnal 4 (Dk. 68 Böde 4), Szalai 4 (Dk. 78 Elek 3)
Goller: Dk. 63 Burak Yılmaz / Dk. 71 Böde
Hakemler: Milorad Mazic 6, Milovan Ristic 6, Dalibor Djurdjevıc 6 (Sırbistan)
Stat: Şükrü Saracoğlu
http://skorer.milliyet.com.tr/sevket-corbacioglu/abdullah-avci-hiiddink-in--yerine-dogru-bir-tercih-mi-/BlogYazarYazisi/334360/default.htm
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
sevket-che@hotmail.com.tr
evesbere@mynet.com
GSM: 05066090032
Yorumlar
Yorum Gönder