ÜNAL AYSAL KAÇTI; KIRMIZI BÜLTENLE ARANMALI VE GALATASARAY ENLERİ-2
Ünal Aysal: “Son günlerde divan kurulunun verdiği beni kıran mesajları, medyada çıkanları ve aileme olan saldırıları gördüm. Bunlar alınması gereken mesajlardır. Ayrıca Türkiye’de tek başıma çözemeyeceğim bağımsız kurulların tamamen beklentim dışı davranışları beni bu karara itti. Devam etmemin faydası olamazdı. (25 Eylül 2014’ün ilk saatlerinde TRT)."
Ve Aysal adaylıktan çekildi.Çünkü birileri için tehlikeli olmaya başlamıştı;
- Tehlikeli idi, çünkü Galatasaray üzerinden nemalananları korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü; Futbol üzerinden siyasi ve ekonomik rant elde edenleri korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü futbolu sahada değil, saha dışında oynayanları korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü spora, özellikle futbola dürüstlüğü ve onurlu duruşu kazandırma savaşı korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü futbol baronlarını korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü Galatasaray’ı Avrupa’da değil dünyada saygın bir marka haline getirmeyi amaçlıyan duruşu ve kararlılığı korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü diden geçinirken futboldan da geçinmeye başlayanlar korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü GS üzerinden prim yapanları korkutmuştu.
- Tehlikeli idi, çünkü hiç kimdeden korkmaması korkutmuştu.
Ünal Aysal’ın tehlikelerini çoğaltabiliriz. İşte bu korkular birleşince kocaman bir öcü oluşmuştu ve gitmeli idi, gönderdiler.
Düşünün. “Galatasaray, ancak Ünal Aysal ile kendini bulur ve başarıdan başarıya koşar..” diyen ve diyenler bile, Ünal Aysal’ın, hiç kimseye ödün vermeyen ciddi duruşundankorkmaya başlamıştı.
Korkularını bertaraf etmek için neler neler söylemeye başladılar: Neymiş, Galatasaray’ı borçlandırdı, hatta Gayri Menkullerle bu borçları kapatmak istiyor. Baktığınız’de Aysal kucağında bulduğu 380 milyon doları zerre kadar artırmadığı gibi 80 milyon dolar faizini de ödemiş..
“Ben, ‘Gayri Menkul Yatırım Ortaklığını’ kurarak, GS’in atıl duran taşınmazlarını kar getiren kuruluşa dönüştüreceğim, işleteceğim, yani satmayacağım” diyor. Adam çıkmış, “bunu nasıl yapacağını söylemiyor, belli ki kendi gizli yöntemiyle GS’yi satacak” şeklindeki dümdüz mantığıyla Aysal’a saldırıyor.
Dahası; “Namık Kemal'in meşhur şiiri vardır ya; Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini-Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini (Anne)! Galatasaray o durumda... Alp Yalman, Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en iyi başkanlarından biri ve de yüreklidir. 25 Ekim'den sonra Galatasaray'da Alp Yalman-Mustafa Denizli yönetimi görürseniz şaşmayın.” diyebiliyor.
Yazık be, Ünal Aysal resmen ona göre değil GS haini, vatan haini ve kırmızı bülten çıkarılması gereken düşman!.. İşte bu denli Aysal’a saldıran için ben de diyorum ki. Bunu söyleyen, en fazla 3 ay sonra Alp Yalman’a ve M.Denizli’ye saldıracaktır, çünkü kişisel reytingini böyle varsıllaştırıyor.
Bir başkası da, dahası; Galatasaray Kulübü'nde merhum Özhan Canaydın döneminde 2. Başkanlık görevini üstlenen Alo Fatih de çıkmış, istifa kararı alan Ünal Aysal hakkında şoke edici saptamalarda bulunuyor. Neymiş; Aysal uzun zamandır başkanlığı bırakmak için fırsat kolluyormuş ve son yaşanan olayları bahane ederek görevden kaçmış.
Bitmedi; “..kulübün şirketlerde sahip olduğu altın hisseyi satmak istemesi iyice ortalığı karıştırdı. Çünkü bu "Altın hisse" kulübün, sahip olduğu şirketlerdeki kontrolünü sağlıyordu. Bunu satmak eski bir Başkan'ın deyişiyle "ya cehalet ya da aptallık" olurdu ve sonuç olarak ikisi de aynı kapıya çıkardı.”
Bunu söyleyen değil, buna inanan kişi bence cahil ve aptaldır. Altın Hisse bir kuruluşun özü ve yaşam odağıdır, bunu satmak kuruluşu satmaktır.
Altın hisse sıradan bir hisse değil, Altın hisse; şirketlerde karar mekanizmasında belirleyici durumda buluna ve genellikle miktarı az, ancak sahip olduğu ayrıcalık ve durum nedeniyle son derece ayıcalıklı hissedir. Bu hisse ile ana sözleşmesi yeniden belirlenen şirketin amaç ve misyonunu sürdürmesinde, ana sözleşme değişikliği yapılmasında sermayenin artırılmasında, başka şirketlerle birleşmesi, fesih ve tasfiyesinde ve önemli kararların alınmasında nihai söz ve onay hakkı tanımaktadır...
Altın Hisse; stratejik önemi olan, ekonomi açısından büyük önem taşıyan kuruluşların özelleştirilmeleri halinde, bu kuruluşlarda kamu çıkarlarının korunması, ülke güvenliğine zarar verebilecek gelişmelerin önlenmesi, az gelişmiş yörelere yönelik hizmetlerin sürdürülmesi gibi amaçlarla oluşturuluyor. Altın Hisse, söz konusu büyük hisseli ortakların kritik karar almalarında az hissedarlı ortaklara ‘veto’ hakkı veriyor.”
İnsaf be kardeşim; Ünal Aysal bunu satacak ve sen de buna inanacaksın.. Aysal’ı biz de eleştirdik de, bu kadarı da abartı ötesi bir saldırı. Bunu söyleyen kişiyi, kongre kulisi için bir araya gelen eski Başkan Faruk Süren ve eski yöneticiler Ali Dürüst, Abduraahim Albayrak tarafından çağrılıyorsa, bu bana Aysal’ın nasıl yıpratıldığını gösterir.
- Alp Yalman ve Faruk Süren sonrasi başarılı olan kimlik Ünal Aysal değil mi?
- Böylesi bir kimliğe çamur atmakla ne kurtarılmaya çalışılıyor, GS mi yoksa, kişisel çıkarlar mı?
Kim bu Aysal, bir gözatalım, çamur atacağımıza: “İstanbul 1941 doğumlu olan ve orta öğrenimini 1960 yılında mezun olduğu Galatasaray Lisesinde, Yüksek öğrenimini de İsviçre - Neuchatel Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamlayan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden de denklik diplomasını alan işadamı. 1970-72 yıllarında Koç Holding bünyesindeki Ram Dış Ticaret şirketinde ihracat koordinatörü olarak görev yapmış. Ardından;1973 yılı başında Brüksel'deki bir firmanın ticaret müdürü olarak çalışmış. 1974 yılında da Unite International'i kuran Aysal, 2012 yılı Ekim ayında ise Belçika Prensi H.E Philippe Leopold Louis Marie tarafından Belçika hükümeti adına Leopold II Yüksek takdir madalyası ile ödüllendirilmiş. 1999 yılında da, Türkiye'yi yurt dışında en iyi temsil eden iş adamlarından biri olarak, Bakanlar Kurulu kararı ile Cumhurbaşkanı tarafından verilen Yüksek Liyakat Madalyası ile onurlandırılmış ve İktisadî Araştırmalar Vakfı, Tez Değerlendirme Yarışmasının sponsorluğunu üstlendiği için, her yıl bu amaçla yapmış olduğu katkılardan dolayı şeref üyeliğine seçilmiş.”
Ve böylesi bir kimlik; 14 Mayıs 2011 günü, tarihin en çok oy (2998) alan başkanı sıfatıyla Galatasaray’ın başına geldi.
İş başı yapar yapmaz takımı teknik direktör Fatih Terim’e emanet etti. Terim’le 24 Eylül 2014’te yolları ayrıldı. Nedeni; Terim’in TFF tarafından ‘Türk Futbol Direktörlüğü’ne getirilmesi. Böyle bir unvan ilk kez oluşturuldu. Bu ünvana göre Galatasaray’ın eski topçusu Hamza Hamzoğlu’da Teknik Direktiör olması gerekir, fakat Teknik Direktör yardımcısı. Bu Terim görevi resmen Cumhurbaşkanın’nın Başbakanlığı da üstlendiği görevi çağrıştırıyor.
Aysal Terim sonrası İtalyan Roberto Mancini ve Cesare Claudio Prandelli (2014 Dünya Kupas’nda İtalya’yi T.Direktörü) ile çalıştı.
Aysal’ın başarıları: “Biri ilk yılında olmak üzere 2 Süper Lig, 2 Süper Kupa, 1 de Türkiye Kupası mutluluğu yaşadı. Genel toplamda ise 40 ayda 27 kupa gördü-Galatasaray, Aysal’ın döneminde Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final heyecanı tattı-Futbol literatürümüze ‘Çilek’ deyimini kattı. Wesley Sneijder ve Didier Yves Drogba Tébily gibi 2 dünya yıldızına Sarı Kırmızılı formayı giydirdi-2013’te seçime gitti, aday oldu, 3 yıllığına tekrar seçildi. Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst gibi isimlerle yollarını ayırdı- Galatasaray tarihinde en cesur karaını verdi; Federasyonun kararlarına tepki olarak erkek basketbol takımını (Durum 3-3 iken) şampiyonluk maçına çıkarmadı-Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, Fenerbahçe’yi finalde yenerek Euroleague şampiyonu oldu-Galatasaray Erkek Basketbol Takımı, 24 yıl aradan sonra zafere uzandı.”
Ne istediniz Galatasaray’dan ve Ünal Aysal’dan??!!
Büyük olasılıkla, Galatasaray seçim kaosuna girecektir. Bu noktada, Aysal’a yakarmalar, yalvarlamalar başlar ve de Aysal koşulları tartışılmaksızın, Aysal ikna edilebilir. Pek olası görmüyorum. Bence, gruplar uzlaşısı sağlanarak özverili bir yapı oluşturulmalıdır. Varsıl herkes taşın altına ve cebine elini sokmalı, aksi taktirde o taş GS’in başında patlayabilir. Ben Galatsaray camiasının bunu başaracağına inancım tamdır. Amaç; unutulmuş geçmişin yöneticileri değil, GS’in çıkarları öne çıkarılması olmalıdır.
Onurlu insan Aysal’ın; “Kulüp Başkanlığı Maraton yarışı değil, Bayrak yarışıdır” diyerek aday olmayacağı sözü, yıllardır başkanlık yapan ve futbolumuzu şike ile cezalandıran başkanın günde 3 kez alması gereken ilaçtır. Bu ilaci lütfen alın..
Galatasaray, eğer Ünal Aysal projelerini yaşama geçirmez ise, yeni bir 14 yıllık şampiyonluk hasreti moduna girer.
Galatasaray’ın farklı galibiyetleri ve yenilgileri:
En farklı galibiyetleri;
25 Kasım 1925: Galatasaray 20 Vefa 0:
20 Kasım 1925 saat, 15:00’te Galatasaray’ın; 1908’de kurulmuş ve uzun yıllar Süper Lg’de oynamış, 3 büyükleri perişan etmiş yeşil beyaz Vefa’yı 20 – 0 yendiği maçın rekoru dünyada bile kırılamamıştır.
Yeşil beyazlı takımın kalesi adeta gol sağanağı altında kalmıştı. Galatasaray, Vefa'yı 20-0 yenerken gollerin 14'ünü sağaçık Leblebi Mehmet attı. 5 yıl önce Galatasaray'a transferi olay olmuş, ‘‘Bu leblebi kadar çocuk mu oynayacak sağaçıkta’’ diye eleştiri almıştı. Ve o günden sonra Mehmet'in adı Leblebi Mehmet olmuştu.
İstanbul futbol birliği tarafından düzenlenen ligin ilk maçını izleyenler görülmemiş bir rekor sonuca tanıklık etti. Bu maçta golleri: Nihat 1, Mithat 2, Kemal Faruki 1, Kerim 1, Şadi 1, Mehmet Leblebi 14
Şadi Şadli Alioğlu Bey'in 2. Ve 9. dakikalardaki ilk iki golü hariç kimin hangi sırayla gol attığı tespit edilemedi. İlk devre 4-0 bitti.
Türkiye İstanbul Ligi 1925/1926 Maçının en büyük özelliği; bir maçta en çok gol atan futbolcunun ortaya çıkarmasıdır. 14 gol atan Mehmet Leblebi’nin rekoru da dünyada kırılmamıştır.
Stadyum: İttihadspor Kulübü (Union Club)-Hakemler: Türkiye Zeki Rıza Sporel
O maçtaki, William Brown (Billy) Hunter’in çalıştırdığı Galatasaray kadrosu: Ulvi Yenal-Kemal Rıfat Kalpakçıoğlu-Mehmet Nazif Gerçin-Kerim Özdor-Şakir Baruer -Nihat Bekdik-Hayri Gönen-Mithat Ertuğ-Kemal Faruki-Şadi Şadli Alioğlu-Mehmet Leblebi.
Maçın öyküsü: Bu tarihte Galatasaray Fenerbahçe Stadında yapılan bir maçta rakibi Vefa'yı 20-0 yenmişti. Bu maçta 14 gol atan Mehmet Leblebi, bir daha kırılması mümkün olmayacak bir de rekorun sahibi omuştu. Sarı-Kırmızılı takımda daha 14 yaşındayken yer almaya başlayan Mehmet'in "Leblebi" unvanını alışı, çeşitli kaynaklarda değişik şekillerde anlatlmaktadır.
Elbetteki en doğrusu kendi anlattığı olacaktır .O da şöyle anlatır: "14 yaşımda iken Kadıköy Union Kulüpte (Fenerbahçe Stadı) yapılan bir Galatasaray-Altınordu maçını seyretmeye gitmiştim.Birinci takımlardan önce ikinci takımların maçı vardı.Bizim ikinci takım eksik olduğundan rahmetli Yusuf bey, beni ikinci takıma santrfor olarak almıştı. O gün 3 gol atmıştım. Bunu üzerine Yusuf Ziya Öniş bey, takımdaki başarısız oyunculara hitaben, 'Şu leblebi kadar çocuktan utanınız ! Yerlere yuvarlanarak gol üstüne gol attığı halde siz uyuyorsunuz' diye çıkışmış, benim de o günden sonra adım leblebi kalmıştı. Daha sonra bu lakabı soyadı olarak aldım"
Mehmet Leblebi’nin gerçekleştirdiği bu olayın Türk futbol tarihinde bir başka örneği yoktur. Hatta bu rekora yaklaşan bile olmamıştır.Türk futbol tarihinde buna en yakın skor, Ordu Milli takımının ABD'yi 19-0 yendiği karşılaşma olmuştur. Ancak o maçta da en çok gol atan futbolcumuz 6 golün üzerine çıkamamıştır. 1908 senesinde Spartacus’un memleketi Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesinde doğan Mehmet Leblebi, 1972 sensinde vefat etmiştir.
18.12.1914’de Galatasaray’ın 14 – 1’lik Anadolu Üsküdarspor (1908) galibiyeti. Türkiye İstanbul Ligi 1936/1937-Tarih : 27.12.1936 12:30’da; Galatasaray 12- Topkapı 1
Stadyum: Taksim-Hakemler:Türkiye Ahmet Adem Göğdün. Gabor Peter Szabo’nun çalıştırdığı Galatasaray: Avni Kurgan-Reşat Erkal-Lütfü Aksoy-Salim Şatıroğlu-Suavi Atasagun-Şevket Bulat-Bülent Ediz-Danyal Vuran-Eşfak Aykaç-Gündüz Kılıç-Necdet Cici
1920’de kurulmuş Topkapıspor’un kadrosu: Naci-Mehmet Sabuncu-Sabahattin Yalçınkaya-Hakkı Özmızrak-Tahsin Balçık-Kamil Girgin-Haydar Çepel-Şeref Simavi-Selahattin Kapsal-Yunus Dal-Osman Erişkin
Goller: Bu maçta, G. Kılıç 6 gol attı; Gündüz Kılıç (15,21,29, 33,40,87)-Necdet Cici(18,74,79)-Bülent Ediz(2)-Şevket Bulat(71)-Reşat Erkal(82)
- 26.12.1937 Galatasaray’in11 – 2 Eyüp(İstanbul Ligi) galibiyeti.
- 16.11.1934 Galatasaray 10 – 0 Süleymaniye galibiyeti.
- 16.01.1931 Galatasaray 9 - 0 Anadolu galibiyeti.
- 22.09.1940 Galatasaray 9 - 0 İstanbulspor(İstanbul Ligi) galibiyeti.
- 02.11.1941 Galatasaray 9 - 0 Kasımpaşa(İstanbul Ligi)
- Beşiktaş: 2- Galatasaray: 9
Türkiye Milli Küme(1939-40)-Tarih: 30 Haziran 1940 Saat, 17:00-Hakem: Ahmet Adem Göğdün-Galatasaray çalıştırıcı: Ceslav Zaharczuk): Galatasaray: Osman İncili-Faruk Barlas-Salim Şatıroğlu-Musa Sezer-Celal Kibarer-Enver Arslanalp-Eşfak Aykaç-Süleyman Tekil-Salahattin Almay-Gündüz Kılıç-Cemil Erlertürk
Beşiktaş çalıştırıcı: Refik Osman Top)
Beşiktaş: Mehmet Ali Tanman-Feyzi Uman-Taci Erce-Ahmet Salih Yazıcı-İbrahim Tusder-Hayati Ozgan-Hüseyin Saygun-Hakkı Yeten-Şeref Görkey-Eşref Bilgiç-Nazım Onar
Goller Galatasaray: Süleyman Tekil(49, 54, 77)-Gündüz Kılıç(43, 57, 73, 75, 89)-Cemil Erlertürk(87). Beşiktaş: Hayati Özgan(12) ve Şeref Görkey(61)
Şevket Çorbacıoğlu
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder