GALATASARAY VE KEİTA’NIN TAKLALARI
Galatasaray Ankaragücü maçına geçmezden önce, tekrar olaylara neden, İBB ve Diyarbakır maçına değinmek istiyorum..
Bursa maçında olaylar nedeniyle maç iptal ediliyor ve Bursaspor oynamadan 3 puan alıyor, Diyarbakırspor ise büyük ceza…Ardından İBB maçında 87. Dakikada yenilen gol sonrası yine olay ve yine maç iptal..
Eğer federasyon, aynı cezayı verir ise, Diyarbakırspor Asya yolunda, yani bir alt kümeye gönderilecek ve bazı takımlar, bir ailenin başını çektiği derin futbol nedeniyle oynanmazdan 3 puan almanın yenisin yaşayacak, bazıları 6 puan alacak Ankarspor maçı ile...Korkum böylesi önlemler nedeniyle UEFA ve FIFA’nın ligimize el koyması, çünkü uygulamaların uluslarararası futbol kriterlerini zorlamaktadır. Bilmem, İtalya’da yaşanan Milan, Juventus benzeri olayların düğmesine basılarak, birileri hem gündem değiştirmek, hem de bazı yapay takımların önünü açar mı? Sorusu da akla gelmiyor değil..
Futbolun egemenleri, siyasetin egemenleri gibi merkezin dışındakilerin eline geçmek üzere. İşleyen süreç, Göztepe ve Es-Es’in başlattığı, Trabzonspor’un gerçekleştirdiği ve Samsunspor’un, hatta Adanaspor, Orduspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Boluspor’un sürdürmeye çalıştığı, 3 büyüklerin saltanatını sarsma süreci değildir. Özellikle 2000’ler sonrasının merkezi ele geçiren siyası yapılanmanın, futbolu da ele geçirmeye başladığının göstergesidir işleyen bu süreç..Evet, asla Anadolu futbol devrimi değil, kendilerini bugünkü siyasi erke eklemlendirmiş “Bizim gizli güçlerimiz var!!” diyenlerin kurumsallaştırdığı derin futbol yansımalarıdır. Bu nedenle İBB, Kasımpaşa, Kayseri, Sivas başarılarını asla, Göztepe, bugünkü Es-es dahil, Trabzonspor ,Samsunspor, Adanaspor, Orduspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Boluspor’un başarılarıyla örtüştüremeyiz..
Diyarbakırspor olgusunu ise daha farklı anlamda değerlendirmek gerekiyor.Bunun için de “Birileri Diyarbakırspor üzerinde ne yapmak istiyor?” sorusunun yanıtını vermek gerekir..Olaylar eskinin Bursa maçı ile başladı. Tescilli Bursa seyircisi bugüne gelinen olayları tetikledi diyebiliriz..
Burada, futbol endüstrisini farklı değerlendirmek, yani siyasi ve ekonomik rantlarına eklemlendirmek isteyenlerin farklı bir versiyonu ile karşı-karşıyayız. İBB maçı sonrası verilecek cezaya “İşte görün AB ve ABD yetkilileri, Türklerin futbol takımımıza dahi tahammülleri yok..!!” diyerek yaşananları siyasi ranta tahvil edenler çıkabilir. Onun için, maçı hemen tatil eden hakemlerin ve de federasyonun çok dikkat etmesi gerekir..
Şu kendine özgü olguyu da göz ardı etmemek gerekir; bilinen bir grup hakemleri ve federasyonu da yıpratmak için böylesi kaosu besleme olasılığını da....
Aman çok dikkat!!!!.............
Galatasaray Es-es maçı her ne kadar Koray’ın elleriyle kaybedildi desek de, aynı Koray bugün Kayserispor’u da kendi sahasında perişan eden oyuncuların başında geliyordu. Es-es iyi oynuyor, oynatıyor Çalımbay; bu gerçeği yadsıyamayız. Bakalım Kartal karşısında bu başarısını sürdürebilecek mi?
Kim kusura bakarsa baksın, lig biraz GS ve FB’den kayıyor, kaydırılıyor gibi…İkisini tokuşturup parsayı toplamak isteyenler emellerine kavuşuyor gibi.. Bu da olgunun farklı bir boyutu..
Galatasaray ve FB her yenilgi aldıklarında, bir takım odaklar, hemen saldırıya geçiyor. FB’yi fenerli arkadaşlar yazsın, ben Aslan’ı yazacağım:
Hemen başlık atmaya başladılar; “ ‘4-2-3-1 değil de, neden 4-3-3 oynuyoruz?’ diyen futbolcular Rijkaard’a isyan etti-Galatasaray ne oynuyor ki?-Galatasaray’ın işini bitirmek 5 dakikalık iş-Arda işine baksın-Rijkaard kendini kurtarmanın polemiklerini bıraksın-Galatasaray’ın lastiği patladı-Şampiyonluk Kartalın, kupa Kanaryanın-Bu işler parayla olmuyor, yürekle oluyor-Rijkaard Santos ve E.Çolak’ı bitirdi..” gibi benzeri başlıklar..Aslan’ın bu benzeri haberlere değil, futboluna odaklanması gerekir..
Ankaragücü maçı benim için en tehlikeli maçlardan biri idi; çünkü biliyoruz ki Ankaragücü, derin futbol katkısıyla ve de biraz da kendi aymazlığıyla Ankara’daki maçı 3-0 kaybetmişti ve yine aynı oyunlar oynanabilirdi..Oynayamadılar..
Aslan, gerçekten ES-ES’E karşı 4-3-3 taktiğiyle sahaya cıkmış ve futbolcular bunu yadırgamış, hatta “neden 4-2-3-1 oynatmıyor” şeklinde isyan ettikleri yazılmıştı. Bugün sahaya, yine göreceli bir kurguyla çıktı..
İlk yarıyı; Dakika 3.05’te Keita’nın pasını iyi değerlendiren Jo Alves’in ve dakika 36.327de Geremi’nin pasını iyi değerlendiren Keita’nın 36.32’de attığı gol ile 2-0 önde kapadı..
İlk golden sonra duran Aslan gol yer korkusu taşımadım değil..Özellikle İngiliz Milli takımının oyuncusu Vassel’ın oyunu..
Ankaragücü adeta işi bitmiş yıldızlar topluluğu, Geremi, Vassel ve diğer yabancılarıyla, fakat bunların hepsi ilk yarı eski günlerini anımsattılar. İkinci yarı yorulurlarsa, Galatasaray fark yapar..
Sabri, Jo, Keita, Sarp ve Neill çok çok iyi, fakat Santos çok-çok kötü. Nedense Hıncal’ın “Rijkaard Emre’yi ve Santos’u bitirdi” tümcesi aklıma geldi..
Arda, tribündeki yerinde gollere sahadaki gibi seviniyor..
İkinci yarı; Galatasaray’ Santos’un yerine Ayhan Akman’a, Sabri’de Emre Güngör’e ve 4,5 ay sonra dakika 76.03’te Milan Baros Barış’ın yerine oyuna girdi…
İkinci yarı iki takımda vasat oynadı..İlk yarıdaki Galatasaray daha dikkatlı olmak adına, defansa ağırlık vererek ileride sadece Jo’yu bıraktı, kaleye de bir gol…
Sonuç:
Baba oğul Gökçeklerin seyrettiği maçta, Baros 92.57’de bir gol çekerek, sahalara döndüğünün selamını verdi ve Galatasaray ilk yarıda kaybettiği skorla maçı 3-0 aldı..
Şampiyonu Galatasaray-Bursa maçı belirleyecek gibi..
Aslan bugün çok iyi idi diyemeyiz, fakat oyuncuların bazıları çok iyi idi.. Fazla bir şey yazmayacağım, Elano’yu, Jo’yu, Santos’u, Servet’i, Sarp’ı ve diğerlerin; tüm bu oyuncular sahada çok iyi oyun yazdılar ve beğenerek okudum. Baros’un gol ile dönüşü en sevindiğim olaydı.
Galatasaray’ın oyunundan fazla endişelim değilim, beni asıl endişelendiren futbol üzerinde oynanan oyunlar..
Tekrar ediyorum;
Aman dikkat yetkililer, aman dikkat!!!
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Galatasaray Ankaragücü maçına geçmezden önce, tekrar olaylara neden, İBB ve Diyarbakır maçına değinmek istiyorum..
Bursa maçında olaylar nedeniyle maç iptal ediliyor ve Bursaspor oynamadan 3 puan alıyor, Diyarbakırspor ise büyük ceza…Ardından İBB maçında 87. Dakikada yenilen gol sonrası yine olay ve yine maç iptal..
Eğer federasyon, aynı cezayı verir ise, Diyarbakırspor Asya yolunda, yani bir alt kümeye gönderilecek ve bazı takımlar, bir ailenin başını çektiği derin futbol nedeniyle oynanmazdan 3 puan almanın yenisin yaşayacak, bazıları 6 puan alacak Ankarspor maçı ile...Korkum böylesi önlemler nedeniyle UEFA ve FIFA’nın ligimize el koyması, çünkü uygulamaların uluslarararası futbol kriterlerini zorlamaktadır. Bilmem, İtalya’da yaşanan Milan, Juventus benzeri olayların düğmesine basılarak, birileri hem gündem değiştirmek, hem de bazı yapay takımların önünü açar mı? Sorusu da akla gelmiyor değil..
Futbolun egemenleri, siyasetin egemenleri gibi merkezin dışındakilerin eline geçmek üzere. İşleyen süreç, Göztepe ve Es-Es’in başlattığı, Trabzonspor’un gerçekleştirdiği ve Samsunspor’un, hatta Adanaspor, Orduspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Boluspor’un sürdürmeye çalıştığı, 3 büyüklerin saltanatını sarsma süreci değildir. Özellikle 2000’ler sonrasının merkezi ele geçiren siyası yapılanmanın, futbolu da ele geçirmeye başladığının göstergesidir işleyen bu süreç..Evet, asla Anadolu futbol devrimi değil, kendilerini bugünkü siyasi erke eklemlendirmiş “Bizim gizli güçlerimiz var!!” diyenlerin kurumsallaştırdığı derin futbol yansımalarıdır. Bu nedenle İBB, Kasımpaşa, Kayseri, Sivas başarılarını asla, Göztepe, bugünkü Es-es dahil, Trabzonspor ,Samsunspor, Adanaspor, Orduspor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Boluspor’un başarılarıyla örtüştüremeyiz..
Diyarbakırspor olgusunu ise daha farklı anlamda değerlendirmek gerekiyor.Bunun için de “Birileri Diyarbakırspor üzerinde ne yapmak istiyor?” sorusunun yanıtını vermek gerekir..Olaylar eskinin Bursa maçı ile başladı. Tescilli Bursa seyircisi bugüne gelinen olayları tetikledi diyebiliriz..
Burada, futbol endüstrisini farklı değerlendirmek, yani siyasi ve ekonomik rantlarına eklemlendirmek isteyenlerin farklı bir versiyonu ile karşı-karşıyayız. İBB maçı sonrası verilecek cezaya “İşte görün AB ve ABD yetkilileri, Türklerin futbol takımımıza dahi tahammülleri yok..!!” diyerek yaşananları siyasi ranta tahvil edenler çıkabilir. Onun için, maçı hemen tatil eden hakemlerin ve de federasyonun çok dikkat etmesi gerekir..
Şu kendine özgü olguyu da göz ardı etmemek gerekir; bilinen bir grup hakemleri ve federasyonu da yıpratmak için böylesi kaosu besleme olasılığını da....
Aman çok dikkat!!!!.............
Galatasaray Es-es maçı her ne kadar Koray’ın elleriyle kaybedildi desek de, aynı Koray bugün Kayserispor’u da kendi sahasında perişan eden oyuncuların başında geliyordu. Es-es iyi oynuyor, oynatıyor Çalımbay; bu gerçeği yadsıyamayız. Bakalım Kartal karşısında bu başarısını sürdürebilecek mi?
Kim kusura bakarsa baksın, lig biraz GS ve FB’den kayıyor, kaydırılıyor gibi…İkisini tokuşturup parsayı toplamak isteyenler emellerine kavuşuyor gibi.. Bu da olgunun farklı bir boyutu..
Galatasaray ve FB her yenilgi aldıklarında, bir takım odaklar, hemen saldırıya geçiyor. FB’yi fenerli arkadaşlar yazsın, ben Aslan’ı yazacağım:
Hemen başlık atmaya başladılar; “ ‘4-2-3-1 değil de, neden 4-3-3 oynuyoruz?’ diyen futbolcular Rijkaard’a isyan etti-Galatasaray ne oynuyor ki?-Galatasaray’ın işini bitirmek 5 dakikalık iş-Arda işine baksın-Rijkaard kendini kurtarmanın polemiklerini bıraksın-Galatasaray’ın lastiği patladı-Şampiyonluk Kartalın, kupa Kanaryanın-Bu işler parayla olmuyor, yürekle oluyor-Rijkaard Santos ve E.Çolak’ı bitirdi..” gibi benzeri başlıklar..Aslan’ın bu benzeri haberlere değil, futboluna odaklanması gerekir..
Ankaragücü maçı benim için en tehlikeli maçlardan biri idi; çünkü biliyoruz ki Ankaragücü, derin futbol katkısıyla ve de biraz da kendi aymazlığıyla Ankara’daki maçı 3-0 kaybetmişti ve yine aynı oyunlar oynanabilirdi..Oynayamadılar..
Aslan, gerçekten ES-ES’E karşı 4-3-3 taktiğiyle sahaya cıkmış ve futbolcular bunu yadırgamış, hatta “neden 4-2-3-1 oynatmıyor” şeklinde isyan ettikleri yazılmıştı. Bugün sahaya, yine göreceli bir kurguyla çıktı..
İlk yarıyı; Dakika 3.05’te Keita’nın pasını iyi değerlendiren Jo Alves’in ve dakika 36.327de Geremi’nin pasını iyi değerlendiren Keita’nın 36.32’de attığı gol ile 2-0 önde kapadı..
İlk golden sonra duran Aslan gol yer korkusu taşımadım değil..Özellikle İngiliz Milli takımının oyuncusu Vassel’ın oyunu..
Ankaragücü adeta işi bitmiş yıldızlar topluluğu, Geremi, Vassel ve diğer yabancılarıyla, fakat bunların hepsi ilk yarı eski günlerini anımsattılar. İkinci yarı yorulurlarsa, Galatasaray fark yapar..
Sabri, Jo, Keita, Sarp ve Neill çok çok iyi, fakat Santos çok-çok kötü. Nedense Hıncal’ın “Rijkaard Emre’yi ve Santos’u bitirdi” tümcesi aklıma geldi..
Arda, tribündeki yerinde gollere sahadaki gibi seviniyor..
İkinci yarı; Galatasaray’ Santos’un yerine Ayhan Akman’a, Sabri’de Emre Güngör’e ve 4,5 ay sonra dakika 76.03’te Milan Baros Barış’ın yerine oyuna girdi…
İkinci yarı iki takımda vasat oynadı..İlk yarıdaki Galatasaray daha dikkatlı olmak adına, defansa ağırlık vererek ileride sadece Jo’yu bıraktı, kaleye de bir gol…
Sonuç:
Baba oğul Gökçeklerin seyrettiği maçta, Baros 92.57’de bir gol çekerek, sahalara döndüğünün selamını verdi ve Galatasaray ilk yarıda kaybettiği skorla maçı 3-0 aldı..
Şampiyonu Galatasaray-Bursa maçı belirleyecek gibi..
Aslan bugün çok iyi idi diyemeyiz, fakat oyuncuların bazıları çok iyi idi.. Fazla bir şey yazmayacağım, Elano’yu, Jo’yu, Santos’u, Servet’i, Sarp’ı ve diğerlerin; tüm bu oyuncular sahada çok iyi oyun yazdılar ve beğenerek okudum. Baros’un gol ile dönüşü en sevindiğim olaydı.
Galatasaray’ın oyunundan fazla endişelim değilim, beni asıl endişelendiren futbol üzerinde oynanan oyunlar..
Tekrar ediyorum;
Aman dikkat yetkililer, aman dikkat!!!
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
ŞUTLUYORUM
evesbere@mynet.com
Yorumlar
Yorum Gönder