ÖZERK TRT İKTİDARIN ÖZELİ GİBİ
Çıldıracak gibi oldum. Gazetecilik ölmüş. Gazeteci resmen yağdanlığa dönüştürülmüş. Gazeteci, siyasal erke nasıl yaranırım heyecanı içinde. Gazeteci, ürkek, korkak ve de kaypak. Hepsi değil tabii ki…
Böylesi bir süreç izledim. Dondum kaldım. Zavallılıkları benim yüzümü kızarttı... Düşüncelerini korkutarak ve de güçlüden yana kiraya vererek yarattıkları teslimiyetçilikleri, niçin başarılı olamadığımı ve neden bir yerlere gelemediğini gösterdi bana; teşekkür ederim onlara…
Nasıl bakıyor, aşağılarcasına tepeden gazetecilere… TRT, ne hale getirilmiş. Hani, halkın TV’siydi ve özerkti? 10 yıldır izlemiyorum. Çünkü birilerinin özeli olmuş TRT. Yani, birilerinin Türkiye’si, Radyosu ve Televizyonu…
Gelelim, 28 Aralık 2012 günkü Başbakan’ın TV söyleşisine. Bu etkinlik, gerçekleri haykırması nedeniyle benim açımdan faydalı oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; dış politikadan, Başkanlık sistemine, yeni Anayasadan terörle mücadeleye ‘Enine Boyuna’da cevaplıyor. Taha Özhan, Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan ve Hatem Ete soruyor, Recep Tayyip Erdoğan cevaplıyor.
İsmet Berkan’ı Radikal’de zaman-zaman yazdığımda tanımıştım (Anladık, sen de radikalde yazdın, şuna kısaca tanıyorum desene). Mustafa Karaalioğlu’nu AKP iktidarıyla tanıdım. Taha Özhan ve Hatem Ete tanımadığım kişiler. Demem o ki, Te başta olmak üzere ete süte, dahası Başbakana dokunmadan sorular sordular, ete ve süte dokunarak yanıt verdi Başbakan..
Diyor ki; “Anayasa Komisyonu'nun başarısız olması durumunda, biz kendi anayasa teklifimizi meclise sunacağız” ‘O zaman, bu Anayasa sizin Anayasanız olacak, halkın değil’ “Bu tür böcekler denilen olayları yapanlar, bunu bir çok yollarla yapıyorlar, yaparlar. En yakınınızdakilerle yaparlar.” İyi de, kim yapar? CIA mı, MİT mi, sizi birileriyle karşı-karşıya getirmek isteyenler mi, Feto mu, Kılıçdaroğlu mu?.. Hemen işi assoliste bağlayıp neden Ergenekoncular diyorsunuz?
“Başkanlık sistemini ben de yeni öğreniyorum. Kalkıp derseniz ki ‘başkanlık sistemi hilafeti getirir’, kusura bakmayın. Böyle bir şey yok, bununla yakından uzaktan alakası yok. Bu hakkaten cehaletin ta kendisidir. Şu anda demek ki Amerika’da Rusya’da, Fransa’da hilafet var. Böyle bir anlayış olabilir mi ? Yanlış bir şey”
- Birincisi, yeni öğrendiğin şeyi nasıl olur da böyle detaylandırabiliyorsun?
- Osmanlı yapılanmasını bilmiyor musun?
- Saltanat makamı, bir şekilde başkanlık sistemiyle örtüşmüyor mu?
- Neden İstanbul’u tekrar başkent yapmak istiyorsunuz?
- İstanbul’da salt Osmanlı yapıları niçin yenileniyor?
- ABD’deki başkanlık sistemiyle, hilafetin ne alakası var?
- Bun mantığınız değil düz, dümdüz mantık değil de nedir?
“Problem buradaki ODTÜ yönetiminin sakat zihniyetiyledir. Burada yönetimde bir acziyet var. Acziyetini kabul edeceksin. Eğer öğrencilerinin içerisinde orada faşizan baskı uygulayan öğrenciler varsa okulu terörize eden gruplar varsa bu gruplara karşı bir defa okul yönetiminin elinde olan disiplin kuralları var. Önce kalkar 1 hafta uzaklaştırır tekrar mı yaptı 15 gün uzaklaştırır. Tamamen uzaklaştır. Başkalarına yaptılar. Başörtülü kızlarımıza yaptılar bunları. Okullardan uzaklaştılar başörtüsü taktıkları için. Şimdi bunlar terör estiriyor”
Çok tehlikeli bir yaklaşım. Burada da assoliste bağlamışsın işi. Terör örgütü diyerek. Yandaşlarına; ‘öğrencileri sokağa dökerek AKP iktidarını yıkmak isteyenler var’ dedirtebiliyorsun.
- Öğrencilerin içine sizmiş birkaç provokatör yüzünden ODT öğrencilerini nasıl terörist ilan edersiniz?
- Türbanlı atılmış, bunlardan atılsın derken, sıkıntınızın solculuk olduğunu ortaya çıkar mıyor mu?
- 4 bin polisle ODÜ’de ne işiniz vardı?
- Öğrenciler bu nedenle tepki gösterdi. Öğrencilerin içindeki provokatörler, sizin siviliniz olmadığını kim söyleyebilir?!
- Öğrencinin evrensel demokratik tepkisi olan, karşıtlığı sonrası, polis neden öğrencilere anında orantısız güç kullanarak yanıt verdi?
- Padişahlığın ön provaları mı bu duruş?
- ODTÜ’de kimse Gökhan-2'ye karşı değildi, size karşı idiler, neden öğrencilerin tepkisini Gökhan-2'ye karşıydı gibi gösterdiniz?
- Türk yapımı olmayan, Gökhan-2’yi tasarlayan ODTÜ’lüler değil miydi?
- Neden, olayı Ergenekon'a bağladınız?
- Neden, YÖK aracılığıyla Üniversiteleri susturdunuz?
- Hiçbir olumsuzluk için tepki göstermeyen, Üniversite senatoları (bazıları), nasıl oldu da size yapılmış gibi gösterilen olay sonrasında ortak bildiri yayınladılar?
- Hadi tutuklayın onları! Hani, üniversiteler bilimle eğitimle uğraşma düzlemidir, siyasi eylem düzlemi değildir idi?...
- Evet, Olayı saptırıyorsunuz?
- ODTÜ'de yaşanan polis saldırısının ardından öğrencileri suçlayan açıklamalar yapan Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu'nun Sağlık Bakanlığı'nda müşavir olduğu ortaya çıkması, ODTÜ olayına, ideolojik boyutta bakıldığını ve de önceden hazırlanmış bir kurgu olduğu izlenimi vermiyor mu?
Bu kişinin, sizinle ve bakanlarınızla ilişkisini bilmeyen yoktur. Örneğin; Aynı Ağaoğlu, bir toplantıda Bakan'ın yanına oturamadığı için bir rektöre ağza alınmayacak küfürler eten kişidir. Bu kişi hiç çekinmeden; “Devlet memuru olmam, öğrenci konseyi başkanı olmama engel değil. Hatta tam tersi avantaj bile teşkil ediyor” diyebiliyor.
- Tüm bunlara ne diyeceksiniz?
- Sorular çoook, tepkimiz yoook!?
- Çünkü; "Susma, sustukça sıra sana gelecek" diyoruz ve ardından , susuyoruz; bu yaşananlar karşısında.
- Sokağa inelim demiyorum; düşüncelerimize inelim diyorum. Düşüncelere indiğimiz noktada, bunları indireceğimiz unutmayalım.

TEKNOPOLİTİKALAR PLATFORMU
evesbere@gmail.com
GSM: 0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder