DOLMABAHÇE'DEKİ OFİSİNDEN VAPURLARA BAKIP İNSANLARIN YAŞAM TARZINA KARIŞAN ADAMIN YAPTIKLARINA KİM DUR DİYECEK? HALK!!!!::::((((
AKP tümüyle, yani seçmeni ve seçileniyle kötü, çıkarcı, yetim hakkı yiyen bir parti örgütlemesi olduğunu söylemiyoruz; AKP’nin içinde tüm bunlardan soyut kesimin de olduğunu ve bunun azımsanmayacak sayı olduğunu söylüyoruz.
R-cep, işte bu nitel ve nicel AKP’lilerin de başını yakacak. Çünkü susmuyor. Öyle ki, ABD yatıştırmak için; “örgütlenme, özgür düşünce ve ifade hakkı vermek gerekir insanların sokağa inmemesi için” uyarısı da bulunabiliyor; o hala; ‘bir sosyal medya diye bir bela var karşımızda’ diyerek tahammülsüzlüğünü dile getiriyor.
Yine da; susmuyor, sürekli insanları öfkelendiren, ayrıştıran, kutuplaştıran açıklamalarda bulunuyor. Örneğin; son olarak, Reuters muhabiri Birsen Altaylı’nın 'Gezi parkı olayları dış basında da büyük yankı uyandırdı.'Muhalif güç olarak tanımlandı. Sizin de küçümsediğiniz ve olayların daha fazla arttığına dair söylentiler var. Aşırı güç kullandığını düşündüğünüz polis için alınmış bir önlem var mı?' sorusuna dili birbirine dolanarak ve de öfkeyle yanıt veriyor.
Tehdit ediyor: “%50 seçmenimi evde zor tutuyorum. Ben de onları sokağa mı indireyim?” İmam bunu söylerse, cemaat ne yapar? “Anıtkabir’i de yıkarız Elhamdülillah” der (diyen; Kurtuluş savaşımızda gençleriyle önemli görevler üstlenmiş İnebolu İlçesinin AKP gençlik kolu başkanı).
Ötekileştiriyor: “Dolmabahçe Sarayı’ndaki ofisimden vapurlara bakıyorum, gençlerin duruşu ve kıyafetleri beni rahatsız ediyor, toplu dışı, kötü örnekler.”
Alay ediyor: “Tencere-tava, hep aynı hava”
Aşağılıyor: “ Ben, Taksim’deki projelerimi CHP’ye ve üç-beş çapulcuya mı soracağım”
Mazlumları oynuyor: “Birini astılar, diğerini zehirlediler”
Yani, birilerinin söylemini özetliyor; “Menderes’i astınız, Turgut Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirmeyiz size”
Menderes, CHP ayrılan sağcıların kurduğu Demokrat parti’nin (DP) Genel Başkanı. Evet, idam edildi ve yazık edildi. DP dağıldı, yerine Adalet Partisi‘si (AP) kuruldu. Turgut Özal; 12 Eylül cuntasının icazeti ile kurulan Ana Vatan Partisi (ANAP)’nin Genel Başkanı. Her iki parti de, sağcı, muhafazakar ve liberal parti.
Bu partilerin liderlerine ve politikaların yıllarca saldıran hakaret eden kim? Siyasal İslam’ın ülkemiz piri Necmettin Erbakan ve öğrencileri. Anımsayın Erbakan’ın ‘sizi gidi sizi batı kulüplerinin uşağı, satılmışlar’ sözlerini. Necmettin Erbakan hocayı sahiplenmenizi anlarım da, Menderes ve Özal’ı sahiplenip savunmanız, onların durumlarını siyasi ranta dönüştürmenizi hiç ama hiç anlayamam.
Yahu, siz ne Zaman DP’li, AP’li ve ANAP’lı oldunuz?
AP’li Hüsamettin Cindoruk’un Erdoğan’a açtığı savaşa ne demeli. Ya Demirel’in duruşuna..
Tüm bunları bırakın, Özal’ı CHP’nin zehirlediğini ima etmeniz, resmen patolojik vaka. Bu Halk hareketini nasıl küçümser ve aşağılarsınız; ‘tencere tava, hep aynı hava, çapulcular’ diyerek. Apolitikliğin simge sözünü anımsayın; ‘ne sağcıyım ne solcuyum, futbolcuyum, futbolcu’ sözünü.
İşte o apolitik insanlar kol kola alanlardaydı; Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Bursasporlusu, Trabzonsporlusu ile. Düşünün, asla bir arada olamayan Göztepe ve Karşıyakalısı omuz omuza alanlara koştu.
Önceki yazımın bir bölümünde, duyarsız, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındaki edilgen kimlikleri de alan da gördüğümü vurgulamıştım. Bu birlikter duruş bugün de devam etti.
Eylemlerde böylesi edilgenler dahil, farklı düşüncelerin 'Ortak akıl' da buluşarak, gerçek akil insanlar topluluğunu oluşturduklarını düşünebilen hiçbir insan yadsıyamaz.
Şu bir gerçek ki; ortada bir yanlış politik bir iktidar var ve buna karşı ortak payda oluşturulmasının, değil ulusal, evrensel bir zorunluluk olduğu ortaya çıkıyor.
Bu eylemin, halk hareketinin, dünya ülkelerinin, özellikle mazlum ülkelerin 'tıpkı Atatürk'ün evrensel felsefesinde olduğu gibi' örnek alması gerektiğini düşünüyorum.
Burada, siyasetin aktörleri değil, muhalefetin düzlemsel merkezindeki aktörü olan halkın duruşunu tartışmak gerekir. AKP’li, CHP’yi, CHP, AKP’yi veya diğer partileri değil, tüm partiler halkın bu kararlı, onurlu ve yürekli duruşunu konuşmak, onun üzerinden politikaların yeniden belirlemek zorundadır.
Bu kitlenin kesin ortak akılla birlikte ortak sandıkta birleşeceğine, birleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Hükümet, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nu toplayıp, eylemciler örgüt üyesi terörist ilan ederek fişleme yapacağına, Halkın bu duruşunu irdelemek, üzerinde çalışmalar yapmak zorundadır.
Türkiye’de Parlamenter demokrasiyi oturttuğunu söylüyor R-cep. Dalga geçiyor. Parlamenterleri tutuklayıp içeri atan birinin bunu söylemeye hakkı var mı? Oturan parlamenter sitem değil, oturan R-cepsel sistemdir.
Unutma ki, senin bu duruşunu değerlendirip, ABD yaymak istediği demokrasisi için seni engel görebilir ve de süpürebilir. Gel sen kendini süpür ve Anadolu halkına bir kez daha Kurtuluş Savaşı verdirme. Senin bu faşizan duruşun nedeniyle 3 gencimiz öldü, 3 gencimiz. Birinin de gözleri kör oldu, kör olma da gör bunları.
Acaba diyorum; Abdullatif Şener niçin ABD’lerde (Londra diyorlar ben inanmıyorum) dolanıyor. Pensilvanyalı mı çağırdı, ABD R-cep’i süpürme kararı mı aldı.
Neden, ülke bir kaos içindeyken, R-cep Türkiye’den çıktı?! Birilerinin; “Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirmeyiz” çığlığı ve çiyliği böylesi bir korkunun yansıması mı(idi)?
Teknopolitikalar platformu
evesbere@gmail.com
0506 609 00 32
Yorumlar
Yorum Gönder